14 Aralık 2010 Salı

Down Sendromu test sonucu



12 hafta +5 gün: Bugünkü detaylı ultrasona göre sonuç. Yani 3 gün erkene geldi beklenen doğum tarihi 23 Haziran olarak. Tabii bunlar çok küçük değişiklikler ve bebeğimiz eminim geleceği vakte kendi karar verecektir.



Bugün hem hüzünlü, hem endişeli, hem de mutlu geçti. Sabah ultrason öncesi endişem buz kesmeme neden oldu. Hastanede ilk kilo ve boy ölçümü yapıldı. Vücudumdaki yağ oranı ortaya çıktı; 15 kg (53kg’da). Doktora göre emzirme ve doğum zamanında daha çok yağa ihtiyacım olacakmış. Daha sonra Down sendromu testinin bir parçası olan kan alımı tamamlandı. Ardından 5 kez arka arkaya kan basıncıma bakıldı ve ortalama değeri bulundu. Doktora göre ilki hep yüksek çıkarmış. Sıra ultrasonda idi. Yani bebeğimizi görmekte.



Ultrasona bayan doktor başladı, yaklaşık yarım saat sonra erkek doktora (ki sanırım daha tecrübeli idi) bıraktı yerini. Bir saatten fazla bebeğimizi izleme olanağımız oldu. Bebek kıpır kıpırdı ve doktor bir ara “Uyu artık da biz de ölçümlerimizi yapalım” bile dedi. Bizimkinin uyumaya niyeti yoktu. Zıplıyor, ayaklarını çarpı yapıyor, elini yüzüne götürüyor, takla atıyor, çenesini açıp kapatıyordu. 6cm uzunluğundaki bir insan yavrusunun bu kadar hareketli olması hayret vericiydi. Onu izlerken biz yorulduk. Doktorun uzun süren çabalarıyla iki kolu/eli, ayakları, iki çalışır vaziyette böbreği, dakikada 160 kez atan kalbi, burnu (ki Down için önemli bir bulgu) ve gözleri yerli yerindeydi. Sırada nuchal translucancy denilen ense kalınlığı ölçümündeydi; ama bu kıpırdakta ne mümkün? Bu arada tuvaletim de geldiği için idrar kesem görüntüyü engellemeye başlamıştı. Normalde ultrason öncesi 1lt’ye yakın su için demelerine rağmen –görüntü kalitesi için- bizim doktor bey ve cihazı dolu idrar kesesi istemiyordu. Beni tuvalete gönderdi ve ardıntan vajinal ultrason için hazırlanmamı söyledi. Bunu döl yatağı boyunu ölçmek için yapmaktaydılar. Yani erken doğum ve premature bebek tehlikesi olup olmadığını öğrenmek için. Hayli uzun bir yatağa sahiptim heralde ki durumdan çok memnun kaldılar.



Doktor son bir kez daha bebeğe bakmak istedi karından ultrasonla. Giyinirken arka tarafta eşim bebeğin cinsiyetini görüp göremediklerini sordu. Onlar da, bu haftada  %80 doğru tahmin edebileceklerini, kendisinin cinsiyeti bildiğini söyledi ve öğrenmek isteyip istemediğimizi sordu. Eşimin “İstiyoruz” dediğini duydum ve heyecanladım. Tekrar yatağa uzandım ve ense kalınlığı ölçümü için harika bir profil görüntüsü verdi ufaklık. Dakikalarca da bozmadı görüntüsünü. Ense kalınlığı biraz fazla geldi doktora göre ve defalarca ölçtü, durdu. Sonra beni karşısına oturtup bilgisayarda sonuçları gösterdi. Yaşıma göre oldukça yüksek bir grupta idim. 1/365 civarı; ama kan tahlili sonucu iyi gelmişti. Yeni değerler 1/1100 civarındaydı. “Bize göre risk düşük; ama istersen amniyo sıvısından alarak ileri test de uygulayabiliriz” dedi. İstemedim. Ense kalınlığının 2,8mm olması doktoru telaşlandırmıştı. Belki bizim de telaşlanmamız gerekti. Sonunda bu ense kalınlığının fazla çıkmasının her zaman kromozom bozuklukları ile alakalı olmadığını, küçük bir ihtimal de olsa bebekteki kalp sorunlarını gösterebileceğini söyledi. O an aklıma annemin erkek kardeşimi kalbindeki delik yüzünden kaybettiği geldi. Bunu doktora analttığımda zaten bebek için ilave detaylı bir kalp ultrasonu ayarlamak istediğini, ama şimdi bu söylediklerimle hastanede yapılacak olan bu kontrolü ayarlamanın çok daha kolay olacağını söyledi. Biz dışarıda beklerken raporları hazırladı. Az sonra yanımıza geldiğinde elindeki raporların ne olduğunu açıkladı. 



Hastaneden ayrılıp tren beklerken ben bu kalp olayından dolayı duyduğum endişelerden bahsediyordum eşime. Eşim de teknolojinin çok ilerlediğini kardeşimin başına gelen olayın bizim bebeğimizin başına gelmeyeceğini anlatıp durdu. Bir yandan da gördün mü erkek-miş dedi. “Neeee?” dedim, ben duymamışım meğer doktor %80 erkek demiş...

8 Aralık 2010 Çarşamba

Doppler'ım benim...


11 hafta +3 gün :) Azalan ve artan semptomlarla geçen günler... Sanırım en kötüsü 9 ve 10. haftalardı. İş yerinde gırtlağıma parmak atmak ve hatta geceleri evde öğürmek zorunda kaldığım zamanlar. Neyse ki yiyecek birşeyler çıkmıyordu; genelde tükürük tarzı şeylerdi.



Doppler denilen ve kalp atışlarını duyabildiğimiz cihazımız ve jeli 9. hafta başında teslim edildi. Amazon’daki ve diğer gebelik forumlarındaki yorumlara göre seçmiştim Angelsound marka doppler’ı. İlk gece denedik; ama malesef başarılı olamadık. Üzülmedim; çünkü hem çok erkendi (genelde 12. haftadan itibaren duyulur yazıyordu) hem de belirtilerim çok fazlaydı ki kesin hala hamileydim.



Ertesi sabah eşime birkaç bardak su getirmesini söyledikten sonra tekrar denedik. Epey bir vakit aldı; ama sonunda bulduk. Önce benimkini bulduk dakikada 60-70 civarında atıyordu. Daha sonra bebeğimizinkini; öyle hızlı atıyordu ki dakika tutamadık. Tahmini 160-170 civarı olmalıydı. Çok sevindik; epey bir dinledik. Sonra eşim kaydetmek için bilgisayarı getirdi; ama kalp atışı kayboldu, neyse dedik. Sanırım hafif uyguladığım basınçtan sıkılıp arkasını döndü.

Arada bir (haftada iki) dayanamayıp “Hadi dinleyelim” diyoruz. Bulmamız birkaç dakikamızı alıyor ve gittikçe daha çabuk kaybediyoruz yerini. Yani ancak birkaç saniye duyabiliyoruz. Ben bunu artık hareketlenmesine bağlıyorum. Çok da sıkmak istemiyoruz; duyar duymaz rahatlayıp kapatıyoruz aleti.



Havalar oldukça soğuk bu sene. Geçen hafta kar yüzünden işyerlerine gidemedik. Benim için iyi oldu, bol bol yatıp dinlendim. Yılbaşı yaklaştığı için ve aileler biz dört gözle beklediği için annem her gece rüyasında bana yemek yapıyormuş. Bu aralar canım hep Türk yemekleri çekiyor; yoğurtlu sarma, hamsi/sardalya kızartma, etli anne yemekleri. Portakal suyuna dayanamıyorum; içer içmez midem birkaç saat boyunca kötüleşiyor. O nedenle artık ne domates ne portakal/mandalin yiyesim gelmiyor. Soğan ve sarmısağı da sayabilirim. Bol bol meyve, yoğurt, peynir, ekmek ve makarna yiyorum. Bebeğim için ne kadar sağlıklı besleniyorum bilmiyorum; ama umarım birkaç aydır doldurduğum depolarım şimdilik ona yetiyordur.



Geçen hafta dişçiye de gittim. Dişetlerimin çabuk kanadığını söyledi temizlerken. Öbür aya tekrar randevu verdi. Dişeti bozuklukları erken doğuma ve düşük kilolu doğuma neden olurmuş. O nedenle beni sık sık kontrol edecek.

Geçen haftadan bu yana iki arkadaşımın daha hamile olduğunu öğrendim. Sevinçten ve gülmekten kendimi alamadım. İkisi de benden küçük haftalarda ve ikisi de erkenden etrafa söyleme cesareti gösterenlerden. Ben de 12. hafta ultrasonunu bekliyorum hala (6 gün sonra) iyice rahatlamak için eşim (babası) her gece benden çok göbeğimi öperken sevgiyle...