28 Mayıs 2015 Perşembe

Cadoloz!

Poponu havaya dikmeyi öğreneli beri uyumayı unuttun cadı kızım. Geçen gece 3 mü 4 mü bilmem, emziği almışsın tak tak yatağın kenarına vuruyorsun. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Abini uyandırma diye kucakladım, bu kez bana kızdın. Deli misin canım kızım?

Sabahın 6'sında uyanıyorsun odayı zifiri karanlık yapsam da. Ben göremiyorum, telefonun ışığını açıyorum sen oynuyorsun o karanlıkta. İn misin cin misin güzel kızım?

Geçen sabahın köründe ben kafamı yastıklara gömüp senin neşeli çığlıklarını duymazdan gelmeye çalışırken bir ara nedense kafamı kaldırıp yatağına doğru bakasım geldi. Bakmaz olaydım! Almışsın eline bir beyaz mendil sallıyorsun havada. Gel de uyu şimdi.

Abin yorganların altına saklanıp sana ce-ee yaptıkça tepiniyorsun. Bazen koşup abine atlayacakmışsın gibi geliyor. Ben yardım edince çocuğun üzerine çıkıp bir güzel tırmalıyorsun, neyse ki o gülüyor.

Geceleri yatakta zafer turu atıyorsun, bazen çalışma odasında yatan babanın yanına kaçıyorum seni bırakıp. Bazen kucağıma alıp uyutayım diye yanıma alıyorum, bir saat boğuşuyoruz, dönmek istiyorsun, salıyorum döne döne ayaklarını karnıma vuruyorsun, iyice tekmeleyince beni, sonunda yerine koyuyorum. Halbuki ilk 2 ay sarmaş dolaş uyumuştuk be kızım. Ben birinize sarılıp da mışıl mışıl uyuyamayacak mıyım yahu?

6 aylık olalıberi huyun değişti canım kızım. Bir gece 7 saat deliksiz uyudun, ardından canıma okudun, okuyorsun. 1-2 yaşa dek sürecek değil mi? Neyse ki çabucak büyüyorsun.

26 Mayıs 2015 Salı

Hareket!


Minik kızım popo havada geziniyor artık. Kendisi elleri ve bacakları üzerinde emekleme pozisyonuna kalkmayı öğrendi. Bir ileri bir geri sallanıp duruyor. Öğle uykusu bile uyumaz oldu pratik yapacak diye!

Akşamları 7-8 arası uyurdu; şimdi 6’da pili bitiyor. Tabii tatil günlerindeki düzensizlik de üstüne binince, sokaktan eve girer girmez uyumak yerine halı üzerinde başlıyor şaha kalkmaya. Özellikle de yoga hareketleri yapıyor, nerdeyse yoga bebeklerden doğmuş diyeceğim!

Hayırlısıyla bir emeklese de biz de, o da rahata ersek! (aslında daha da küçük yahu 6 aylık, emeklemek için erken değil mi?)

Dinozor Meraklısı

Bizim oğlan iyice kaptırdı kendini dinozorlara. İzlediği çocuk dizisinden etkilenip sürekli onlardan bahseder oldu; İguanadorus, Tresors, Alenosorus, t-Rex diyor başka bir şey demiyor.

Parka gidiyoruz, bakıyorum dalıyor otların çalıların arasına kendi kendine konuşuyor. Dizideki adam yerine koyuyor kendini, anlatıyor da anlatıyor. Sonra birkaç yaprak toplayıp yavru dinozor dediği kardeşine yedirmeye çalışıyor!

En güzeli akşamları. Her gece masal faslı var kitap ardından. Andy’s Dinosour Adventure anlatıyoruz. Onu istiyor. Nasıl anlatıyoruz söyleyeyim: Ben başlıyorum 2. cümlemi bitirmeden alıyor sazı eline… Bu sayede kendi masalını da kendi anlatıyor. Bana da onu ısırıp yememek için kendimi tutmak düşüyor...

24 Mayıs 2015 Pazar

İtiraf

Bu bir itiraf yazısı olsun...

Bebekten önce oğlumla aramda hiçbirşeyin değişmeyeceğini, bebeği emzirip babasına ona buna vereceğimi, ilgimi her daim oğlumda tutacağımı düşünmüştüm. Böyle yapacaktım herkese de söyledim...

Ama ne oldu? Böyle olmadı, olamadı. Bebek çok ihtiyacı olan bir canlı. İlk günler geceler çok ağladı. Bebeğin ihtiyaçları ardından istediğim tek şey uyku idi. Oğlumu odadan gönderip uyudum. Saat 7’de gelse bile ‘Sessiz ol, uyuyoruz’ diyerek odadan gitmesini istedim hem de defalarca. Sabah günaydın demek, öpücük vermek yerine… Hatamı anladım elbet; ama iş işten geçince.

Oğlumun favorisi baba oldu. Benimle yalnız kalınca bir deliriyor, bağırıyor, çılgına dönüyor. Laflar, sessiz tepkiler yeterli olmayınca cezalar veriliyor. Sonra sakinliyor, sakinliyoruz birlikte. Babama söyleme, diyor aramızda geçenleri.

Kendime şaşıyorum. Bebeğe sabrım, genelde %100 iken, oğluma sabrım çok daha az oluyor. Halbuki ikisi de canım. Biri yanımdayken diğerinde kalıyor aklım.

Hakkını yiyorum çoğu kez oğlumun. Sebepli olsa da gereksiz büyütüyorum olanları, tepkilerimi. Bugün farkettim, eskisi kadar çok, bebekten önceki kadar, sarılmıyorum da. Belki büyüdüğünden o da sarılmıyor, bebek olmasa da sarılmayacaktı; ama şimdi nedenini bilemiyorum.

Kreşe gitmediği günler, 10 dakika içim geçecek gibi oluyor emzirirken. Küçük uyuyor, ben de azıcık uyusam diyorum; ama vicdan bu ya uyumak yerine kalkıp büyükle geçiriyorum zamanı. O zaman, kıymetli…

Kendi annemle, kızkardeşimle annemin ilişkisine göre daha uzak ilişkimiz var. Bundan ötürü mü diyorum? Hani bebek gelince ilkiyle yeterince, ya da eskisi kadar ilgilenemedin, sevgini belli edemedin, sevgi verecek-sarılacak vakit bulamadın, sabrın kalmadı, yoruldun. Ondan mı çocuk senden, sen çocuktan azıcık da olsa ayrı düştün?

İşin garibi böyle yapmayacağım diye diye, bile bile aynısını yapıyorum. Evet büyük olan kreşe gidince küçüğe birebir vakit ayırıyorum güzelce. Fakat büyüğe birebir vakit ayıramıyorum. Evet, çünkü ikisi de benim üzerimde. Küçüğü kimseye bırakamıyorum ki… Tıpkı oğlumu da ilk 2 sene kimseye bırakamadığım gibi. Babanne/ananne olunca küçüğü 1-2 saat bırakıp büyükle çıkıyorum dışarı; ama ayda bir bile değil…

İlk canımın içi, aksi, asabi, bağıran, ağlayan huysuz bir çocuk oluyor bazen. Sebebi kardeşi ve biz miyiz? Yoksa yaşı gereği zaten böyle olacak mıydı? Kendimizi suçlamak ve vicdan azabı çekmek mi çözüm yoksa suçu yaşına atmak mı?

Her sabah okula gitmeyeceğim diye kavga bağrış kopuyor evde örneğin. Bu normal mi? Yoksa evde annesini kardeşiyle bırakıyor diye mi derdi? Babası azıcık kıza ilgi gösterince ‘Baba neden benle konuşmuyorsun?’ demek nereden çıkıyor? Kıskançlık gözle görünmese de var.

Küçük o kadar çok ilgi ve vakit çalar oldu ki, büyüğün büyüdüğünü kaçırıyormuşum gibime geliyor bazen. Aslında ikisinin de büyüdüğünü kaçırıyormuşum gibi. Zamanı azıcık yavaşlatabilsek? Ya da hızlandırsak bebek de büyüse, ikisine de vaktimi yarı yarıya verebilsem?


19 Mayıs 2015 Salı

Kızım 6 Aylık

Küçük kızım 6 aylık oldun bile… Zaman çabuk geçti, geçiyor.

Dünyadaki favori kişin benden sonra abin. Ona bayılıyorsun. Sesini duydun mu uykudan bile vazgeçiyorsun ki uykuya düşkünlüğünü biliyoruz. Ağladığın tek an uykun geldiği ve bir sebepten uyuyamadığın zaman.

Haftasonu tatildeydik. Abin okula gitmediğinden epey bir vakit geçirdiniz birlikte. Onun hareketlerine kıkırdamaya başladın. Sen kıkırdadıkça o komiklik yapıyor, oyuna çevirdiniz işi. O sana legolardan oyuncaklar hazırlıyor, sen parçalıyorsun. O gene yapıyor usanmadan, bazen söylenerek.

Yüzükoyundan sırt üstü dönüyordun, şimdi diğer şekilde dönmeyi de başardın. Hazır sütü sevmedin ama yoğurt yiyorsun. Peynir, elma, armut, haşlanmış havuç, karpuz, salatalık, haşlanmış patates, kivi, ekmek 6 ayın dolmadan denediklerin. Elimizden yemeye bayılıyorsun. Ses bile çıkarıyorsun. Kaşıkla yedirmeye kalkınca elimden alıyorsun. Epey de güçlüsün...

Yarın 6. ay aşıların var. Kilonu ve boyunu öğreneceğiz, doğru yolda mıyız göreceğiz… Çünkü en favorin hala anne sütü. Yesen de üzerine sütü içiyorsun.

2 gece önce deliksiz 7 saat uyudum, sayende. Uyanmadın, uyandırmadın. Dün gece ise belki 7 kez uyandın! Burnun akıyordu ondan sanırım. Tatildeyken havuzdan çıkmadınız. Havuzda gıkın çıkmadı. Suya bayılıyorsun. Altını soymama da. Fakat giydirirken kıyameti koparıyorsun...

Bazen mahsusçuktan ağlıyorsun gibi geliyor. Suratını buruşturuyorsun. Geçenlerde üflüyor gibi yapıyordun. Bugünlerde baba mama der gibi ağzını oynatıyorsun, sesin çıkmıyor ama… Çok komik görünüyorsun. Seni öpmeye doyamıyoruz, sonra da abine çok öpme diyoruz! Ne tezat değil mi?

Kollarından, bacaklarından, göbeğinden öperken ciyak ciyak bağırıyorsun sevinçten. Bir çığlıklar atıyorsun sorma! Hala yüzükoyun uyuyorsun ve gecenin bir vakti yüzüstü döndün mü uyanıyorsun. Ya da poponu kaldırıp emeklemeye çalışıyorsun. Gündüz değil, gece yapıyorsun bunları...

Büyüyorsun ve ben üzülüyorum. Uykusuz geceler derdim olmadı bu kez, ya uyuyan bebek olduğundan ya da biliyorum ki geçecek… Tatilde babanla aramızda uyusan da eve dönünce yatağında uyudun.

Hala kusuyorsun arada bir.

Seni çok seviyoruz tombulumsu kuşum…

5 Mayıs 2015 Salı

Huzur

Bu saatte (geceyarısı) bir bebeği emzirmek, kollarımda uyuyakalışını izlemek, onu doya doya koklamak kadar huzur veren birşey var mı?