29 Ocak 2014 Çarşamba

Yağmurdan Korkulur mu?

Bu gece usul usul bir yağmur var. Cama pıt pıt vuruyor ve oğlum yatağında huzursuz. Bir saat debelendikten sonra ancak uyuyor. Çünkü yağmur sesinden korkuyor!

Anne... benim canım sıkıldı...

Baba... benim kakam geldi... yok gelmedi... geldi... ühü ühü...

Anne... üstümü ört... ayağımı ört... iyi geceler dilicem... mucuk mucuk (x56 kez)

Baba... ben korktum!

Ahh ahh... Her derdimiz bitti, korkular başladı iyi mi?

20 Ocak 2014 Pazartesi

İlk Sınav

Dün (18/01/2014) oğlumuzun ilk sınavı vardı.

Geçen sene kreş arama-sorma çalışmalarında yakınlarda sayılan bir özel okulu da ziyarete gittik. Okula bayıldık ve oğlumuzun ismini yazdırmak istedik. Gelgelelim meğer o okul kreş sınıfına dahi sınavla öğrenci alıyormuş.

Tabii 2.5 yaş sınavı nasıl birşey olur? Bilgimiz yok. Resim, müzik birşeyler yapacaklar heralde dedik. Çocuğu çalıştırmaya gerek yok. Bırakın istenilen belgeleri götürmeyi, neredeyse sınava bile geç kalıyorduk. Kendimiz hırslı olmadığımızdan çocuğumuzu da ya nasip diye yetiştiriyor gibiyiz. Bakalım?

Neyse, süper okulun girişinde 10 kadar çocuk ve ebeveynler toplandık. Genç bir bayan öğretmen geldi ve yerde trenlerle oynayan oğlumla konuşmaya başladı. İngilizce bilmediğini söyledim. Öğretmenin dediklerini oğluma Türkçe söyledi babası. Ardından, bayanın elini tuttu ve sınavın olduğu salona gittiler. Neredeyse geç kalıyorduk dedim ya, bizim oğlandan sonra başka bir çocuk daha vardı. Diğer hepsi o salona alınmıştı.

Diğer öğretmenler biz velileri başka bir odaya alıp çay, kahve, bisküvi ikram ettiler. Kimi veliler aralarında konuşup birbirlerine çocuklarını anlattı. Bizse, acaba içerde neler oluyor diye fikir yürütüyorduk.

İlk kez bir haftasonu, bir saatliğine dahi olsa oğlumuzdan ayrı kalmıştık. Nasıl da yabancı birinin elini tutup arkasına bile bakmadan gitti küçük maymun!

Salondan çıktıklarında bizler kapının önündeydik. Uykusu gelmiş bir yüz ifadesiyle, boş boş bakınıyordu etrafa. Kucakladım ve içerde neler olduğunu sordum. Elindeki Thomas treni bir çocuğun almaya kalktığını, o yüzden kavga ettiklerini anlattı. Sınav sonucunu nasıl etkiler bilmem?!

Oğlum şarkı söylediniz mi? Evet. Ne söylediniz? Şarkı. Resim yaptınız mı? Yapmadık. Yaptık yaptık. Başka ne yaptınız? Treni alan çocukla kavga ettik.

Görünüşe göre içerde neler olduğuna dair hiçbirşey öğrenemeyeceğiz. Belki büyüdüğünde hatırlarsan, anlatırsın :)

16 Ocak 2014 Perşembe

İyi Geceler Denizatı

Bu akşam yemek sonrası odasına çıktık birlikte. Eski oyuncakları arasından denizatını bulmuş, onunla oynuyordu ben eşyalarını düzenlerken.

Birden onu yatırıp, benim kendisine söylediklerimi anlatmaya başladı...
- İyi geceler, gel öpeyim
- Çişin mi geldi? Dur. Ardından kucaklayıp tuvalete götürdü.
- Kakan mı var? Sen otur ben elini tutayım. Ihh diye kaka yapma sesi çıkardı.
Denizatını aldı, tuvalet kağıdı koparıp poposunu sildi ve denizatını yere koyup (oh no! dediğim an çünkü o denizatı yastığına gidecekti, kendimi zor tutup oyununu bozmadım) elindeki tuvalet kağıdını çöpe attı. Denizatını yatağa koydu, üzerini örttü iyice.
- Oyuncak mı istiyorsun? Dur sana uçak vereyim.
Uçaklarından birini alıp denizaltının yanına koydu. Tekrar öptü iyi geceler dileyip, tekrar örttü üzerini. Sonra kafası açıkta kalsın diye mırıldandı.
- Kurbağalar yok burda, kafan dışarda kalabilir, dedi.
Eline bir kitap alıp denizatına okumaya başladı. Sonra tekrar çişe götürdü, poposunu sildi, yatağa yatırıp iyi geceler diledi. İki yanağından da öpmeyi, düzgün bir sırt üstü şeklinde yatırmayı da ihmal etmedi.

Sonunda pijamalarını giydirip yatmaya ikna ettim. Denizatıyla yanyana yattı. Elbette yastık kılıfını değiştirmeyi ihmal etmedim :)

8 Ocak 2014 Çarşamba

2.5 Yaş Ne Bebek Ne Çocuk?

Yarın resmi olarak 2.5 yaşını dolduracak oğlum.

Az önce 9:00-13:00 arası gittiği kreşten aldım, eve doğru yürürken bir arkadaşımı gördük biraz lafladık. Yarım saat sürmedi tümü ve evin kapısında uyuyakaldı. Kucakladım, yatağımıza yatırdım. Horul horul uyuyor karşımda.

Yılbaşı için Türkiye'ye gittik. 11 gün geçirdik. Oradan oraya koşturduk, müzeler-parklar gezdik, çocuklu arkadaşlarımıza oturmaya gittik. Gene de birinci haftanın sonunda evi özledim demeye başladı.

Tatilde benimle yattı, babasını yan odaya gönderdik. Yoksa üçümüz imkansız, uyuyamıyoruz aynı yatakta. Akşamları 10-11'i buldu uyuması, sabah 7 oldu mu ayaktaydı.

Evimize dönünce yalnız yatmak istemedi elbette. Korku olayları çıktı şimdi. Bazen benim kucağımdan inmiyor gün içinde bile. Akşam ışık açık kalsın istiyor, duvardaki hayvanları söktürüyor ürktüğü için. Bazen zor anlar yaşıyoruz, korkusuna saygı duymak istiyoruz elbet; ama sanki bazen de abartıyor gibi geliyor. İlginç olan etrafta onu korkutacak kimse de olmaması.

Sevgimiz gitgide büyüyor. Babasını ve beni sarılır görmeye tahammülü yok. 'Anne benim!'

Küçüklük halleri gözümün önüne gelmiyor artık. Oysa ne çok söylemiştim, emerken bana bakışları aklımdan çıkmasın diye! Kucağımda uykuya dalışı kafama kazınsın diye. Şimdi o hallerini bilsem de gözümde canlandıramıyorum.

Hele söylediklerini! Akılda tutmak ne mümkün? İşin kötüsü bir noktadan sonra tirat atsa da ilginç gelmiyor. Çünkü alışıyoruz. Alışkanlık ne kötü! 'Anne bana bisküvi ver' diye anfitiyatroda bağırışı? Sürekli bir kayıt cihazı olmalı dedikleri tarihe geçsin.

Şarkı söylemek hala en büyük zevki. Bazen korkunca da söylüyor, gece birden başlıyor şarkıya. Anlıyoruz, buruk bir halde birbirimize bakıyoruz babasıyla. Keşke tüm dertlerini, endişelerini bir çırpıda siliversek!

Türkiye'deyken doktora götürdük. Bronşit astımı teşhisini doğruladı ve kış ayları boyunca sürekli fısfıs kullanmamızı önerdi. İyi dahi olsa. Bize biraz ters geldi. Şimdilik birşey yapmıyoruz. Hasta olmasını, öksürmesini engellemek için bazı kısıtlamalara gidiyoruz. Örneğin soğuk havada 15-20 dakika kalması gibi. Ya da sürekli burnunu açık tutmak için okyanus suyu kullanmak gibi. Doktora göre bir sonraki kriz daha şiddetli olacak?! :(

Baba oynayalım mı? sözleri evimizi çınlatıyor haftasonu, sabah, akşam. Sürekli oyun oynamak; ama sürekli de babasıyla oynamak istiyor. Baba evde değilse benimle.

Küçük kuzucum, birgün büyüyüp bu satırları okursan bil ki, seni çok seviyorum. Her halini, her yaşını, ayını bir öncekiyle değişmem. Hatta keşke 6 ay arayla her yaşından birer sen olsan evimizde :)