21 Şubat 2011 Pazartesi

Rüya


22+4; yani 5,5 ay doldu bile. Gelsin sıradaki aylar...

Dün akşam bebişimi rüyamda gördüm ilk kez detaylı ve ayrıntılı. Hatta hala gözümün önünde siyah saçları ve yüzü. Rüyamda olay şöyle gelişiyordu; oda oda gezip bebeğim nerde diye arıyorum. Yatağında değil, sonunda annemle kız kardeşimin yanlarında buluyorum. Hemen ellerinden alıp “Nerdeymiş benim oğlum, neler yapıyormuş burada” diye ona konuşuyorum. Beni görünce lacivert siyah karışımı gözleri üzerinde hala bebeklere özgü mat tabakası bana bakıyor dikkatlice ve gülümsüyor. Öyle mutlu uyandım ki o an bir baktım beni tekmeliyor bir gece vakti karın üstü yatmamla sıkışan bıdık.

Haftasonu Babyshow denilen, senede iki kez düzenlenen bir fuara gittik. Önceden araştırmamıza rağmen herşeye bakamadık bile; tabii eşimin üç saat boyunca bebek arabalarına bakması da buna bir sebep. Bazı şeylerin fiyatı çok uygundu; Avent marka sterilizasyon aleti, biberon, göğüs pompası vs. Timmie Toppie bebe önlükleri, göğüs pedi vs. Bazılarına internetten bakmıştım oradan biliyorum ucuz olduklarını; ama bebek odası ve Mothercare ürünleri için aynı şeyi söyleyemem. Bebek arabalarında da durum çok fazla değişmiyordu; ama en güzeli uzmanlarla dolu bir yerdi ve her konunun uzmanı hiç aklımıza gelmeyen bilgiler anlattı. Bunlar ileriki alışverişlerimizde kulağımıza küpe olacak. Elbette birşeyler aldık, dayanamadık...

Havalar çok kötü gittiğinden birkaç gündür öğle arası yürüyüşlerimi yapamıyorum. Bu da bana bel, sırt, baş ve ayak ağrısı olarak geri dönüyor akşamları. Dayanılamayacak kadar değil neyse ki henüz. Bu ara çatlaklara taktım. Her gece kremlenmeye ve kontrol etmeye başladım göbeğim iyice büyüdüğünden. Geçenlerde eşantiyon olarak Silderm diye bir yağ verilmişti; onun lavanta kokusu beni büyüledi. Evdeki kremler bitince kesinlikle alacağım krem odur. Şimdi internetten baktım da fiyatı biraz tuzluymuş; ama kullanıcı yorumları iyiyse değer gibi geliyor.

İki haftadır cinsiyeti bilmemize rağmen henüz isim bulamadık. Arada bir stres yapmıyor değilim. Eşim “Buluruz daha vakit var” derken bir yandan da “Başkalarının önerdiği isimleri koymalım, biz bulalım” diyor. E tamam da o zaman bir an önce bulalım da başkalarının önerdiği güzel bir isim boşa gitmesin :) Erkek ismi bulmak mı zor? Çocuğuna isim seçmek mi? Bilemedim...

Rüya


22+4; yani 5,5 ay doldu bile. Gelsin sıradaki aylar...

Dün akşam bebişimi rüyamda gördüm ilk kez detaylı ve ayrıntılı. Hatta hala gözümün önünde siyah saçları ve yüzü. Rüyamda olay şöyle gelişiyordu; oda oda gezip bebeğim nerde diye arıyorum. Yatağında değil, sonunda annemle kız kardeşimin yanlarında buluyorum. Hemen ellerinden alıp “Nerdeymiş benim oğlum, neler yapıyormuş burada” diye ona konuşuyorum. Beni görünce lacivert siyah karışımı gözleri üzerinde hala bebeklere özgü mat tabakası bana bakıyor dikkatlice ve gülümsüyor. Öyle mutlu uyandım ki o an bir baktım beni tekmeliyor bir gece vakti karın üstü yatmamla sıkışan bıdık.

Haftasonu Babyshow denilen, senede iki kez düzenlenen bir fuara gittik. Önceden araştırmamıza rağmen herşeye bakamadık bile; tabii eşimin üç saat boyunca bebek arabalarına bakması da buna bir sebep. Bazı şeylerin fiyatı çok uygundu; Avent marka sterilizasyon aleti, biberon, göğüs pompası vs. Timmie Toppie bebe önlükleri, göğüs pedi vs. Bazılarına internetten bakmıştım oradan biliyorum ucuz olduklarını; ama bebek odası ve Mothercare ürünleri için aynı şeyi söyleyemem. Bebek arabalarında da durum çok fazla değişmiyordu; ama en güzeli uzmanlarla dolu bir yerdi ve her konunun uzmanı hiç aklımıza gelmeyen bilgiler anlattı. Bunlar ileriki alışverişlerimizde kulağımıza küpe olacak. Elbette birşeyler aldık, dayanamadık...

Havalar çok kötü gittiğinden birkaç gündür öğle arası yürüyüşlerimi yapamıyorum. Bu da bana bel, sırt, baş ve ayak ağrısı olarak geri dönüyor akşamları. Dayanılamayacak kadar değil neyse ki henüz. Bu ara çatlaklara taktım. Her gece kremlenmeye ve kontrol etmeye başladım göbeğim iyice büyüdüğünden. Geçenlerde eşantiyon olarak Silderm diye bir yağ verilmişti; onun lavanta kokusu beni büyüledi. Evdeki kremler bitince kesinlikle alacağım krem odur. Şimdi internetten baktım da fiyatı biraz tuzluymuş; ama kullanıcı yorumları iyiyse değer gibi geliyor.

İki haftadır cinsiyeti bilmemize rağmen henüz isim bulamadık. Arada bir stres yapmıyor değilim. Eşim “Buluruz daha vakit var” derken bir yandan da “Başkalarının önerdiği isimleri koymalım, biz bulalım” diyor. E tamam da o zaman bir an önce bulalım da başkalarının önerdiği güzel bir isim boşa gitmesin :) Erkek ismi bulmak mı zor? Çocuğuna isim seçmek mi? Bilemedim...

14 Şubat 2011 Pazartesi

Güzel zamanlar...


Adını Tepikçi Mahmut Paşa koydum bu aralar. Şu an yazarken bile tepikliyor beni ufaklık 21. hafta 4.günde.

Cuma akşamı ilk kez dışarıdan tekme ve/veya hareketleri belli oldu. Üzerimde krem rengi dar bir bluz vardı ve dikkat ettiğimizde epey göründü kıpırdanması. Haftasonu oğluşumla yalnızdık. Cumartesi sabahı ne zamandır merak ettiğim doğum öncesi (antenatal) yoga kursuna gittim. Yaklaşık 20-25 hamile bayanla ilk defa aynı ortamda bulunuyordum ve biri hariç diğerlerinin hep benden ileriydi hamilelikleri. Genelde çok kasmadan ve kastırmadan yumuşak hareketler ve nefes çalışmasıyle geçti seans. Kendimi önemli ve faydalı birşey yapmış gördüğümden mutlu oldum.

Pazar günü ise sabahtan başlayıp ona şarkılar söyledim, o da bana ufak tekmelerle cevap verdi. Sonra yorulup Mozart dinlettim saatlerce, yani beraber dinledik. Birkaç ay önce aldığım ama yapmaya başlayamadığım 1000 parçalık yapboza başladım. Bebek doğduktan sonra fırsatım olmayacak yapmaya diye. Gerçi şimdiden başında oturması epey yorucu oldu; ama kısa molalar verdim sırtım, belim ve bacaklarım ağrıyınca. Bir yandan da bebişimle konuştum; beni duyduğuna inanıyorum çünkü bana tepki veriyor artık ne zaman onunla konuşsam. En iyi de gece yattığımda iyi geceler dileme seansında farkediyorum bunu. Ben ona birşeyler söyledikçe o fır dönüyor. Gerçi eşim pek inanmıyor, ben uzandığımdan ötürü onun hareket ettiğini söylüyor; ama kim bilir?

8 Şubat 2011 Salı

Bebek erkek!


Sabah her ultrason ziyareti öncesi yaşadığım karın ağrısı ve heyecan beni uyutmadı. Hatta bir saat öncesinden hazırdım ta ki eşim saatin henüz erken olduğunu hatırlatana dek.

Hastanede biraz bekleme sonrası ilk olarak kalp tahkikinin yapılacağı odadaydık.  Gençten iki doktor iyice inceleyip notlar aldı. Bizse sadece kalbe bakıp bebeğimizi göremediğimizden ne olup bittiğini anlayamıyorduk. Sonunda biri “Merak etmeyin, herşey iyi görünüyor; ama uzman birini çağırıp onaylatmamız gerekir” diyerek odayı terketti. Diğeri bize bebeğin diğer organlarını az sonra asıl anomali ultrasonunda göreceğimizi; ama uzman doktor gelene dek bize bebeği gösterebileceğini söyledi. Tam cinsiyetine bakacaktık ki doktorlar içeri girdi.

Herşeyin yolunda olduğunu öğrendiğimiz kalp ultrasonu sonrası tekrar bir süre beklemeye devam ettik diğer heyecanlı çiftlerle birlikte. Bu arada yüzüm kıpkırmızı olmuş alev alev yanıyordum heyecandan olsa gerek. Nihayet beni çağırdılar. Buradaki doktor kafasından başlayıp, karnına, parmaklarına kadar tek tek herşeyi kontrol etti ve ölçümler yaptı. Burada da herşey yolunda gidiyordu. Gününde farklılık çıkar diyerek boyunu ölçmedi; ama kilosunu 345gr olarak hesapladı 20 hafta 5 günlükte. “Herşey normal gidiyor. Ben biliyorum; ama siz cinsiyeti öğrenmek istiyor musunuz?” deyince, eşim de ben de heyecanla evet diyerek atladık söze. Ekranda bir görüntü ayarladı ve bize döndü anladık mı diye. Bizden tepki göremeyince de, “Bakın bu bir bacağı bu da diğeri, ortada da, eee?” dedi. Erkeğe benziyordu; ama hayatımda ilk kez ultrasonda böyle birşey gördüğümden yanılma payım olduğunu bilerek eşime baktım. O da “Erkek mi?” deyince, doktor nihayet bildiniz anlamında “Erkek” dedi :) Beni tuvalate gönderdi döl yatağı boyumu ölçmek için. Cerviksin kapalı ve döl yatağının yeterince uzun olduğunu görünce, erken doğum ihtimalini %1 olarak verdi. Bir daha da buraya gelmemize gerek olmadığını, herşeyin iyi göründüğünü söyledi.

Elbette kocaman gülümsemelerle ayrıldık hastaneden. Beraber bir öğle yemeği yiyip oğlumuzdan bahsettik uzun uzun. Sonra hemen anne-baba-kardeş başta haberi dağıttık. Göbeğimin şeklinden ötürü annem ve kayınvalidem baştan beri erkeğe benziyor demelerine rağmen şaşırdılar. Dedeler ise erkek torun geliyor diye pek bir mutlu oldular, öyle ki bir ara acaba kız olsa bu kadar sevinmeyecekler miydi diye üzüldüm.

Eşim “oğlum benim” diye sevmeye başlarken karnımı, ben hala bana cinsiyetsiz sadece bir bebek olarak gelen bebeğime oğlum diyemiyorum. Bu kız olsaydı diye istediğimden değil, sadece sağlıklı olmasına öyle çok konsantre olmuşum ki cinsiyet henüz bana birşey ifade etmedi.

Ultrason aletini tekmelemesi dahil giderek daha belirgin olan hareketleri beni mutlu ediyor ve her hissedişimde gülümsüyorum, eşim de gözlerinin içi gülüyor diyor. Güzelleştiğime dair laflar da dönüyor aile ve arkadaş çevresinde. Bir de kilo almamı yavaşlatabilsem?

3 Şubat 2011 Perşembe

Tepikleme

20. haftanın dolmasına 1 gün kaldı son ultrasondaki ölçümlere göre ve dolayısıyla anomali ultrasonuna da 6 gün kalmış oluyor. Ne mutlu bebişi gene ekranda görebilecek olmamız. Hareketlerinin saatlere göre yoğunluğuna bakılırsa sonografları gene çileden çıkartabilir. En güzeli o sabah tatlıya elimi sürmeyeyim ben :)

Haftasonu epey hareketliydi bizim bıcırık. Artık yeter dedirtecek kadar hem de. Bir ara eşim “Hiperaktif olmasın bu bebek!” bile dedi. Tabii ki çok mutluyduk öte yandan da sağlık belirtisidir bu hareketler diye. Pazar akşamından Pazartesi akşama dek hemen hemen hiç hareket etmeyince de aldı beni bir telaş. Bir de kasıklarımda ve karnımın alt taraflarında ağrılar hissetmeye başladım. Hemen forumlara sarıldım normal mi diye. Henüz çok erkenmiş takip için hareketleri ve birgün kıpırdak, ertesi gün sakin olması normalmiş şimdilik. İçeride çok fazla alan varmış 15cm’lik ufaklığa. Ağrılar da round ligament pain denilen, rahim bağı kaslarının kasılması sonucu ortaya çıkıyormuş. Rahim yukarı doğru yükseliyor, annenin iç organları da ona yer açmak için yer değiştiriyormuş.

Pazartesi gecesi merakımdan doppler’ıma sarıldım. Gümbür gümbür atıyordu düzenli bir şekilde kalbi. Sonra eşime “Sen bir konuş bakalım tepki verecek mi bize?” diye sordum. Eşimin ona diller dökmesine rağmen kıpırdama veya herahangi bir tepki hissetmedik. Demek ki henüz dışarıdan gelen sesleri hissetmiyordu. Ardından “Bir de ben konuşayım bakalım ne olacak?” diyerek başladım anlatmaya; beni bugün epey meraklandırdığını, çok hareket ediyor dediğim için mi bugün sessiz kaldığını, keyfinin yerinde olup olmadığını sormaya başlamamla birlikte yuvarlanmaları ve kıpırtıları başladı. Doppler’dan da hareketlerin seslerini takip edebiliyorduk. Sonra kalp atışları da hızlanmaya başladı. Farkettim ki benim de kalp atışlarım hızlanmaya başladı. Eşim “Durun yahu sakin olun” dedi azıcık kıskançlık azıcık endişe dolu sesiyle muzipçe. Benim sesimi duymasına mıydı bu tepkileri, yoksa bendeki heyecanı ona da yansıtmama mı hiç bir zaman bilemeyeceğiz.

Gece yatağa uzandığımda tekrar başladı hafif tekmeleri. Eşim de elini göbek deliğimin altına koyup beklemeye başladı sabırla. Bu işte sabır çok önemli. Bir süre sonra hissetti hareketini ve yüzünde gülücükler açtı. “Dur bir de kulağımı dayayım, birşey duyabilecek miyim?” diyerek karnıma doğru eğilip dinlemeye başladı. Kendisi sabırlı bir insan olduğu için birkaç dakika sonunda mükafatını yanağına yediği güçlü bir tekme ile aldı. Ben kıkırdamaya başladım eşim ani bir hareketle geri kaçırınca başını :) Bu da bize güzel unutamayacağımız bir anı oldu.