9 Aralık 2012 Pazar

Bağırmayacağım!


İnsan bile bile yanlış yapar mı?
Evet!
Örnek : Ben...

Bazen çileden çıkarıyor beni, saatlerce uyumamak için direniyor ya da yapma dediğim şeyi yapıyor. Öyle zamanlarda farkındayım ki gittikçe ses tonum yükseliyor beni umursamadığı için normal ikazlarımda. İşin ilginci ses tonum yükselince oğlum yapacağını yapmıyor ya da yatıp uyuyor. Beni o şekilde mi ciddiye alıyor, yoksa benden korkuyor mu? Bilemiyorum...

Sözde eğitimli anneyim; ama bazen ses tonumun artmasına, bağırmama engel olamıyorum. Sonra farkediyorum bu yaptığımı ve bir daha yapmayacağım diyorum, ta ki bir sonraki çileden çıkarıcı olaya dek.

Bağırmak kısa sürede çözüm gibi görünse de değil, farkındayım. Bir süre sonra o da bana bağıracak; çünkü biliyorum ki bu yaşlarda biz, anne baba olarak ne yaparsak aynısını kopyalama eğilimindeler. Benim için bağırmak serbestse ona nasıl derim sana yasak?

Sanırım günde birkaç bardak papatya çayı türü sakinleştirici çaylar içme zamanım geldi bu yaramazla başa çıkmak için. Tek isteğim mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir çocuk yetiştirmek; ama bazen bunu yapamayacağımı düşünüyorum. Elimde olmayan sebepler çıkıyor karşıma. Elbette mükemmel değilim, olamam; ama başkaları yaptığında görüp ayıpladığım şeyleri de yapamam. Tüm annelere bol sabırlı günler dilemekten başka birşey gelmiyor elimden.

Resim kaynağı: http://www.flickr.com/photos/41460120@N04/4375188048/

5 Aralık 2012 Çarşamba

Beni Çok Seven Biri

Var bu evde; hem de kayıtsız şartsız...



16. ayını bitiriyor yakında. Gelip öpücükler konduruyor yanaklarıma durup dururken. Anne anne diye ardarda 500 kez sayabiliyor biraz abartsam da! Bir süre sonra 'yeter, sus artık!' desem de...

Şekilli oyuncakları birkaç deneme sonrasında yerine koyabiliyor. Başta yapamayınca bas bas bağırıp çığlık atıyor! O halleri biraz bana benziyor sanki :(

Gego diye legolarına sarılıyor babasını görünce. Koca kutuyu kaldırıp, babasına götürüyor.

Ne desek tekrar ediyor, hatta istemediklerimizi bile.

Tuvalet terbiyesine başlayalım dedik, ilk günün sabahı başarılı olduk sadece. Ondan sonrası fıs!

Kızacağım birşey yapınca anlıyor hem yapıyor hem de 'ııı' diyor parmağını sallayıp.

Kendi yemek istiyor, sonra da yere döküyor. Benim yüzüme bakıp benden önce bağırıyor 'düştü' diye. 'Olsun, napalım' diyorum o üzülmesin diye...

Canı isterse kendi başına uyuyor, istemezse 'anne, elimi tut' diyor.

Bala, brokoliye, bademe, cevize, süte, makarnaya, balığa, mısıra, tarhana çorbasına, kahveye (sahte kahve), kiviye, armuda, çileğe, keke bayılıyor. Bunlara hayır yok genelde.

Herşeye 'no' demeye başladı; 'süt istiyor musun?'... 'no!' ... süt şişesini çıkarıyorum dolaptan elimden alıp sarılıyor, 'süt süt' diye bağırıyor ardından.

Park delisi, yaz-kış-yağmur-kar her daim parka gitmek isteyen küçük insanlardan biri.

Memeyi yani emmeyi kendi başına bıraktı geçen günden beri. (Bununla ilgili yazım yakında)

Çok sevecen herkese karşı. Gelen gidenlerin isimlerini öğreniyor sonra da günlerce sayıklıyor. Geleni öpüyor yanaklarından, özellikle çocukları.

Bana çok bağlı, açken ayağımın altında mızırdanıyor sürekli. Toksa da kucak istiyor bu aralar, kendi kendine oynama süresi epey azaldı, 2 dakika falan.

Otobüse, arabaya, uçağa, motora çok meraklı. Nerde görse gösterip taklidini yapıyor.

Köpükten balonların hastası, gece balon diye yatıp sabah balon diye kalkıyor. Rüyasında ne gördüğü malum!

Mutfak dolapları favori mekanı, içindekiler de favori oyuncakları. Kim gelse açıp gösteriyor ne var ne yok diye, bir de mısır bulursa, tamam! Açtırana dek sesleniyor...

Bir an şeytan, bir an melek oluyor. Bir an içime sokasım geliyor, bir an evden kaçasım! Böyle de bir dönemdeyiz, günlerimiz hem çok kısa hem de çok uzun!