1 Aralık 2015 Salı

1 Yaş Düzeni - Kız Bebek

Geçenlerde 1. yaşını kutladık. Çabucak geçti değil mi? Bence öyle...

Değişiyor bu aralar. Bazen uykuyu seviyor, bazen uyumamak için yatakta oyunlar oynuyor. Birkaç gün güzel güzel yemek yiyor, birkaç gün sevdiği şeyleri yere atıyor. Ağzından çıkarıyor. Belki de dişleri olmadığından ya da çıktığından. Hala 2 diş...

Boyu 74cm, kilosu 9.5... Ortalamada gidiyor kız bebeklere göre.

Sabaha karşı 5, 5:30 veya 6 gibi uyanıyor. Gidip emziriyorum. Tekrar yatırıyorum. Uyuyor sanırım bir süre daha. 7'ye doğru kalkıyor artık, genelde kaka yaparak, yani bağıra çağıra...

7:30-8:00 gibi kahvaltı ediyoruz. Bazen yumurta yiyor, bazen ekmek veya yulaf ezmesi, bazen de mama.

9'a dek oyun oynuyor. Yahut ben evi toparlarken etrafımda geziyor, sözde bana yardım ediyor...

9 gibi yatırıyorum. Genelde 5-10 dakika içinde uyuyor. Bazen de 9:30'a dek oynuyor ve sonra bağırmaya başlıyor. Gidip kucağımda sallıyorum 2-3 dakika, uyuyor. Genelde 1.5 saat...

11'e doğru uyanıyor. Bir takım oyunlar falan...

12'de öğle yemeği yediriyorum. Ya da 11:30'da atıştırmalık verip, yemeği 12:30'a sarkıtıyorum. Abisinin okul durumuna göre.

Sonrasında oyun, ya da dışarı çıkıyoruz.

13:30-14:00 gibi emziriyorum ve günün ikinci uykusuna yatıyor.

Uyuduğu ana ve yorgunluğuna göre, bazen 1, bazen 1.5 bazen de 2 saat uyuyor.

Uyanınca 16:00 gibi en geç atıştırmalık birşeyler yiyorlar.

Akşam yemeği de 17:30 - 18:00 gibi.

Yatmadan önce tekrar emziriyorum; ama genelde tok olduğundan pek emmiyor. 19:00 - 19:30 gibi yatmış oluyor. Emzikleriyle, biri ağzında diğeri elinde...

23:00 civarı, o uyanırsa ya da uyanmazsa bir biberon 150-160ml formül süt veriyorum. Uyku arasında içiyor.

- Bizim yatak odasında tek başına uyuyor, odayı ona tahsis edip kaçtık.
- En sevdikleri yoğurt ve muz.
- Genelde herşeyi yiyor, bazı günler seçici oluyor.
- 1. yaşını doldurunca bal verdim, sevmedi.
- Dondurma yalamaya bayılıyor.
- Ben çay içerken yanıma gelip, cıss cıss diyor üflüyor, içmek istiyor.
- Kuru üzümü avuç avuç yiyor.
- Meyve seviyor, sebzeyle pek arası yok; ama bugün hardal soslu marul yedi mesela?
- Emzirme olayını pek sevmiyor, ben teklif etmesem aramıyor. Ben de kışı atlatalım diye emsin 1-2 yudum ilaç niyetine diye düşünüyorum.
- Doktoru, 1 yaşında 300ml süt veya 300 gr yoğurt günlük yeterli dedi. Sanırım o kadar alıyordur toplamda...
- Yalandan ağlamaları meşhur bu ara.
- Abisinin legolarına saldırıyor. Abisi de ona saldırıyor...

4-5 adım atıyor, ellerini bırakıp dans figürleri yapıyor. Müziğe karşı epey ilgili. Daha 2-3 hafta önce bebek gibiydi, şimdi çocuk oldu birden sanki. Herşeyi kendi yapmaya çalışıyor. Yemek dahil!
Küçük, huysuz ve tatlı kızım, yumuşağım...

25 Kasım 2015 Çarşamba

Yürüdün!

Bugün, 25 Kasım 2015 ve 3-4 adım attın... 

B teyzenin evinde... İlk kez... Çok yorgundun belki ondan; ama ilk adımların yaşınla geldi minik kızım.

Gel...
Annie
Annannie
Baba
Dede
Cici
Gıdı gıdı
Mama
Em
Meme
Dıgıl dıgıl

Söylediklerin şimdiye dek.

18 Kasım 2015 Çarşamba

Nice Yaşlara B'tanem...

Az önce odaya girdim, uyanamadın. Yanına gelip okşadım ellerini. Uyanmadın. Anneanneni çağırdım, o da sevdi seni, uyanmadın. Biberonu ağzına dayadım, kıpırdadın. Kucakladım ve sütünü içirdim kucağımda. Gözlerin kapalı... Cuk cuk emdin, bitince emziğini aradın. Yerine yatırdım, emziğini verdim. Uyudun...

Duyduğun her gürültüde dans ediyorsun. Müzik, oyuncak, at kişneme sesi, kahve makinası öğütücüsü sesi... Öyle tatlısın, öyle sorunsuz bir bebeksin ki, buraya yazmaya korkuyorum değişme diye. Tek huysuzluğun karnın acıkınca. Çünkü biraz obursun :)

Geçen Pazar, 2 gün önce doğum gününü kutladık. Melek kızım benim. Cadı kızım benim. İyi ki doğurmuşum seni. Son bir senedir beni yorduğun gecelerin sayısı 1-2 elimin parmaklarını geçmez... geçen sene bu saatlerde gece, tam da yatağa yatmışken uyumak için sancılarım başlamıştı. Geçer sandımdı, geçmedi. Kalkıp anneannene seslenmiştim. Oturmuştuk 1-2 saat. Kanama başlamıştı. Duşa girmiştim, barsaklarım boşalıyordu, tuvaletten çıkamıyordum karın ağrısından. Birkaç saat böyle geçtikten sonra babanı uyandırmıştım. 'Kızımız geliyor' diye. 'Ha tamam' deyip geri yatmıştı uyku sersemi. 

Sonra hastane, kontroller, gece bitti ve sabah sen doğdun. Minik, tombik, pempe ve şiş yüzün, aklımda hala. Güzel kızım, canım kızım...

1. yaş günün kutlu ve mutlu olsun. İyi ki bizim kızımız oldun, kendine anne diye beni seçtin. Beni çok mutlu ettin. Çok güzel bir hayatın olsun önünde. Hep gül, hep dans et şimdiki gibi. Hep eğlen, hiç dert etme bir şeyi. Zaman çabuk geçiyor ve hiç bir şey üzülmeye değmiyor. En büyük acılar, birkaç sene sonra unutuluyor. O yüzden üzülmen de, sıkılman da, en fazla 10 dakika sürsün. Hayat çok hızlı geçiyor... Yaşanacak güzelliklerse çok...

Seni çok seviyorum. İnan bana, abin varken sen karnımdayken diyordum ki, acaba ikinciyi de birinci kadar sever miyim? Doğdun, sevmeye başladım, sevdim. Çok... Diyorum ki bazen, acaba abini de bu kadar sevdim mi?...

Çok garip bir duygu, anne olursan anlarsın. Anne sevgisinin sınırı yokmuş...

Çok mutlu ol b'tanem. Tüm güzellikler seninle olsun. Ailemizi tamamladın. Hoşgeldin...

8 Ekim 2015 Perşembe

Dişler... Huylar...

İlk diş 1 Eylül, ikinci 1 Ekim'de çıktı... Ben farkettim ya da. Üçüncü görünürde değil...

Uykuları bozuldu. Bazı günler iyice huysuz oldu. Abisine sinirlenmeye başladı, titreyerek hem de! 

Abisi kucağıma gelince, o da gelmek istedi. Sonra çekil gitti bir başına oynamaya. Garip kız, ilgi ister oldu. Beni arar oldu. Babası gelince kapıya hızla emekler oldu. 

Hala cadı...

11 Eylül 2015 Cuma

İlk Diş

Eylül 1'de farkettim ağzındaki ilk minik mini minik dişi. 9. ayda. Ön sağ alt geldi önce...

Mama, meme diye ağlaması, baba baabaa seslenmesi, gel gel demesi ne kadar bilinçli bilmem ama artık bıcır bıcır bir kızımız var.

Rahatça sıralıyor, elinden tutunca birkaç adım gidiyor. Emeklerken çok hızlı. Ortada kimseyi göremeyince tuvalet kapısı önünde ağlıyor.

Abisiyle oynuyor, alt alta üst üste, kıkır kıkır. Ona karşı toleransı çok yüksek, bazen ben bile şaşıyorum haline.

Canı çok yanınca nefesini tutuyor. Belki 30 saniye... O an ben panik oluyorum, kalbim hızla atıyor. Sonra büyük bir ciyaklama ile ağlıyor. Elleri titriyor. İkimiz de korkuyoruz.

Son 2 gündür, sabahın 5'inde uyanıyor. Kaka yapmış. Temizliyorum. Uyusun diye emziriyorum, yatırıyorum. Sonra gazla birlikte sulu kaka patlaması yaşıyoruz. Sabah 6'yı buluyor tekrar yatmamız. 7'de abisi kalkıyor okula gitmek için...

Gün ortasında da aynı şekilde oluyor. Dişten mi yoksa ishal mi bilemiyorum. Abisinde rota virüs olayını acılı ve sancılı yaşadığımızdan kızımıza rota virüs ilacı verildi.

Halbuki birkaç kez 11/12 - 6 arası deliksiz uyumuştuk ne güzel...

25 Ağustos 2015 Salı

Öpücük

Ayağa kalkıp tırmandığı, garip sesler çıkardığı, ağzını komik yaptığı, dilini dışarı sarkıttığı, bağırıp çığırdığı yetmez gibi bugün de öpücük atıyor muck muck diye...

9 Ağustos 2015 Pazar

Huysuzlukta Birinci

2 yaş sendromu geç başladı, bitmiyor. 49 aylık oldu. Bitemiyor. Sanırım saçımızın tamamı beyazlayana dek bitmeyecek!

Huysuz oğlum, bas bas bağırıyor. Tepiniyor. Kızıyor. Bu ara bir de küsüyor, sözde; ama sözünü tutmuyor. Keşke küsse… Çünkü sürekli dırdır ediyor.

Babası psikoloğa gitti. Bağırma ve ota-boka ağlama huyundan ötürü. Adam siz ailenize bakın önce sizi irdeleyelim, dedi. E biz Akdeniz insanıyız… Elin gavurunun yöntemlerini %100 uygulayamıyoruz; ama oğlumuzun o yöntemlere %100 uymasını bekliyoruz.

Nitekim bizimki kendini yerlere atmasa da çıldırıp, biz kendimizi yerlere atacağız bu gidişle. Babasına diyorum, bu sinirle bizi döver gücü yetse. Hakkatten! Tam deli-kanlı birşey. Derdi de en çok benle. Ceza veren babası da olsa ‘baba, babaaaa’ diye ağlıyor.

Babası kızkardeşini kucaklasa, ya kızı rahat bırakmıyor ya babasını. Sonunda adamın kucağına çıkıyor. Geçen gün de ‘onu indir, beni kucağına al’ dedi bana. Çocuk da haklı, kuma geldi. Kuma gittikçe kendini sevdiriyor. Bize şirinlik yapıp kıkırdıyor. Abi ise sürekli bizden azar işitmese de, elbette şunu yap, niye böyle yapmadın, bu çok tehlikeli, bir daha yapma, kendin ye, kendin giyin, uyu! vs türünde birçok emir alıyor ve hiç biri de hoşuna gitmiyor. Zor yaş… Zor dönem… Belki de bebek yüzünden? Belki de değil. Biraz kıskançlık var orası kesin…

8 Ağustos 2015 Cumartesi

Kızımın Huyları

Ağzının kenarından sütü akan kızım… 37 haftalık...

Emzik bağımlısı; ama uykusu gelince. Emziği ağzına tıktım mı, hemen mayışıyor. Yatağa yatırıyorum. Kendi bulsun diye yatağında 2 adet emzik var. Birini takıyor, öbürünü çıkarıyor, berikini takıyor, diğerini alıyor… derken uyuyakalıyor.

Bazen elinde emzik oluyor emzirirken. Bu kez de memede yapıyor aynısını. Bir beni emiyor, bir emziği...

Ayağa kalkıyor. Sanki sıralıyor gibi de. Birşeyleri itiyor ayaktayken. Çabuk yoruluyor elinden tutup yürütmeye çalıştım mı, beceremiyor...

Uyku öncesi tulumunu giydirirken huysuzlanıp, sabırsızlanıp ağlıyordu. Emzik verdim, emziği kendi ağzıma aldım, kıkırdadı. Üzerine düşürdüm yanlışlıkla kahkaha attı. Şimdi her uyku öncesi tulum giyme işi kıkırdamakla geçiyor. Kahkahaları öyle güzel ki… İçime sokasım geliyor...

Bir bakıyorum ben mutfaktaylen abisiyle kıkırdaşıyorlar. Gidip ne oluyor diye bakıyorum, yaramazlar oyun oynamaya başlıyorlar.

Bu ara gece yarısı gibi hazır süt vermeye başladım. 150 ml içiyordu. 6 saat deliksiz uyuduğu oldu. Sevindim. 180ml verdim, içti. Fakat yemek yemeyi azalttı. Sıcaktan mı yoksa o gece içtiği sütten mi bilemiyorum. Bu akşam vermeyeceğim süt, bakalım ne olacak?

Normalde günde 2 kez 2şer saat uyuyor. Gece de 11-12 saat uyuyor. Mükemmel diyebilirdim… Abisinin okulu tatil olduğundan bu ara öğleden sonraları dışarda oluyoruz. O da öğleden sonra uyumuyor bu sebeple, ya da 30 dakika uyuyor. Bugün de sabahtan dışarıdaydık, 2 kez yarımşar saat uyudu tüm gün boyunca. Ck ck ck… Dışarda uyumuyor, uyuyamıyor. Evde süper!

Hala gece kalkıp emiyor. Oğlumu bu aralar gece sütünden keseceğim diye ağlatıp durmuşum. Kız ne isterse veriyorum gibi… Neden, bilmem? Uyusun, uyuyalım diye belki? Bir de yiyor normalde ya ondan. Bir de son bebek tabii! :)

Seviyoruz seni cadı, cimcime, obur x, dombili…

26 Temmuz 2015 Pazar

Garip

Hem büyümesin bebek kalsın istiyorum, kokusuyla, gülüşüyle, mutluluğuyla... Hem de çabucak büyüsün de abisiyle arkadaş olsun, oynasın istiyorum.

Dudağının kenarlarından sütü akanım, tatlandıkça tatlanıyorsun.

24 Temmuz 2015 Cuma

8 Aylıksın

Sürekli tırmanıyorsun. İster bir kitap olsun yerdeki ister koltuk. Sıralama denmese de tüneyip ileri geri gidiyorsun. Yorulunca inemiyor, bas bas bağırıyorsun.

Geceleri de yatağında tekrar ediyorsun bunu. Ağzından değişik sesler kelimeler çıkıyor; ada, dede, baba, annie gibi... Bilinçli olmasa da. Nenni diye uykunun geldiğini, hmm diye yemeği, emm diye meme/emzik biliyorsun.

Herkes sana bayılıyor; çünkü en sevimli çağındasın. Geçen gün abin, "o benden daha tatlı değil mi?" dedi. Olmaz, yok dediysek de şu aralar tadına doyulmuyor. Elbette oğlum da bir zamanlar öyleydi ve 3 sene sonra eminim sen de cadı olup bizimle didişeceksin ve bu tatlılık anılarda kalacak :))

Tr tatilde, babaannene bıraktık seni sık sık. Yedirdi, uyuttu, sevdi bolca. Hergün denize götürdük. Suyu çok seviyorsun, üşüme belirtisi hiç yok. Oğlum dıdıdıdı donarken. O da kollukla açıldı bizle birlikte. Kolluksuz kıyıda yüzdü. Geçen yaza dek epey fark attı. 

6 Temmuz 2015 Pazartesi

Ah! Gene Başladı!

Haziran ortasında bir karın ağrıları bir kasık ağrıları. Gece gündüz demeden. Günde bilmem kaç kere. Belki bir hafta sürdü... Sonra bıçak gibi kesildi. Regl olabilir dedim, olmayınca da bu kez yumurtlama/ovülasyon ağrıları mı dedim.

Bildim. Bugün, 6 Temmuz 2015'te, 6 Şubat 2014'teki son reglimden, bebeğimden sonraki ilk kanama da gelmiş oldu. Pek de hoş gelmedi aslında, ne güzel gidiyorduk böyle?...

Hala gece gündüz emzirsem de kanadığıma göre, demek ki emzirmekle alakası yokmuş. Kızım 7.5 aylık daha.

Dondurma

Geçende oğlumla dondurma yediğimizi görünce, kız, hızla ve neşeyle yanımıza sokuldu ona da verelim diye. Oğlum geri kaçıp arkama saklandı o derece yani!

Ona da yoğurt getirmek için içeriye gittim. Döndüğümde sırtüstü yatan kızımın üzerinde dondurmalı dudaklarını ona yalatan abisi vardı. Bir de sevinip zıplıyor!

'Anne, Zeytin benim dudaklarımı yaladı, dondurmayı temizledi, ağzımı yıkamama gerek yok' diye...

5 Temmuz 2015 Pazar

Kızım 7 Aylık

Emekliyor demiş miydim?

Evi turlamaya başladı... Abisinin bu sıralar süründüğünü bilirim de, poposunu kaldırması 9. ayı bulmuştu. Dizleri üzerinde kalkıp yukarıdaki dolaplara, saksılara yetişmeye çalışıyor. Yetişince de deviriyor! Ck ck ck...

Mama sandalyesine koyduğum minik yiyecekleri alıp ağzına atıyor, yani 1/2'sini :) Diğer kısım yerlerde... Doymaya yakın ya da yorulduysa falan ağzındaki yiyecekleri püskürtüyor. İşte o an çıldırıyorum ben... Ya da ellerini ağzına sokuyor bileklerine dek yemeğe buladıktan sonra gözlerine, yanaklarına, üzerine başına... Tıpkı abisi... İşte o an kaptığım gibi musluk başında alıyoruz soluğu. Oğlumdaki gibi döksün de, yeter ki bir kaşık daha yesin demiyorum. Zaten yemesi iyi, kilosu iyi. Oğlum ise hala döke saça yiyor, tabii kendisi yiyor; ama insan bu kadar da pis yemez ki yahu. Neyse kızın sayfasıydı bu...

Herşeyi yiyor. Oğluma yaptığım gibi aman onu yemesin demiyorum. Dondurma kaşığını bile yalatmışlığım var. Gerçi babası ballı süt verince çıldırıyorum; ama bal zararlı, değil mi?

Bu aralar gene kara bulutlarda 'Wonder Weeks'e göre. Geceleri sık sık bağırıyor uykusunda. Uzun uzun mırıldanıyor, beni çok uyandırıyor. Uyuması da akşamları uzun sürüyor. Sıcaktan mı? Bu aralar hava 35 derece, diş çıkarma zamanı, ses çıkarma ve emekleme dönemi, yoksa aşırı mı yorgun oluyor da dalamıyor? Çok bilinmeyenli denklem...

Genelde şöyle bir düzenimiz var:

7 Aylık Bebek Düzeni...

7:00 Uyanma, kakadan ötürü, bez değiştirme ve abiyle oyuna başlama.
8:00 Kahvaltı, peynir, ekmek, muz, mama ne varsa...
Oyun (emekleme, tırmanma, yuvarlanma, kudurma, güreşme, zıplama)
9:00 Emzirme ve uyku
10:30-11:00 Uyanma, oyun (emekleme ve oyuncak dağıtma)
12:00 Öğle yemeği; püreler, makarna, yoğurt, köfte vs ne varsa
Oyun (emekleme, tırmanma, yuvarlanma, kudurma, güreşme, zıplama)
13:00 Emzirme ve uyku
15:00 Uyanma ve oyun veya dışarı çıkma
İşte bu kısım biraz uzuyor çünkü cat-nap denilen kısa uykuyu uyumuyor, akşama bağlıyor arayı...
16:00 İsterse emiyor, genelde emmiyor veya meyve
Dışardayız veya evde oyun
17:30-18:00 Akşam yemeği; evdeki yemekler
Oyun (emekleme, tırmanma, yuvarlanma, kudurma, güreşme, zıplama) veya banyo faslı
19:00-19:30 Emzirme ve uyku, genelde kendi kendine, kendi yatağında...

Gece yarısı dream feed, uykudayken alıp emziriyorum, bir de 3-4 gbi uyanıyor. Uykuya dalması için biraz emziriyorum.

Yedikleri, bizim ev için pişenlerin tuz katılmamış hali. Genelde püre sevmiyor, elimle küçük küçük parçalayıp veriyorum. Yoğurt, muz ev sevdiği şeyler. Biberonda sütü hala kabul etmiyor. Biberonda su ile biberonu sevdirmeye çalışıyorum. Suluk ile de su içmeye başladı.

İşte benim 7 aylık kızım... Çok çabuk büyüyor sanki. Çok da çabuk öğreniyor; başını sallıyor, eliyle alkış yapıyor, gel gel gibi birşey de yapıyor...

Dedede dadada bababa gibi şeyler söylese de em veya mem diye meme/emzik için ağlıyor.

Hah uyandı... Haydi ben kaçtım...

İlki Alelacele, İkinci Sindire Sindire

Büyüdüler, büyüyorlar. Devamı yakında...

28 Mayıs 2015 Perşembe

Cadoloz!

Poponu havaya dikmeyi öğreneli beri uyumayı unuttun cadı kızım. Geçen gece 3 mü 4 mü bilmem, emziği almışsın tak tak yatağın kenarına vuruyorsun. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Abini uyandırma diye kucakladım, bu kez bana kızdın. Deli misin canım kızım?

Sabahın 6'sında uyanıyorsun odayı zifiri karanlık yapsam da. Ben göremiyorum, telefonun ışığını açıyorum sen oynuyorsun o karanlıkta. İn misin cin misin güzel kızım?

Geçen sabahın köründe ben kafamı yastıklara gömüp senin neşeli çığlıklarını duymazdan gelmeye çalışırken bir ara nedense kafamı kaldırıp yatağına doğru bakasım geldi. Bakmaz olaydım! Almışsın eline bir beyaz mendil sallıyorsun havada. Gel de uyu şimdi.

Abin yorganların altına saklanıp sana ce-ee yaptıkça tepiniyorsun. Bazen koşup abine atlayacakmışsın gibi geliyor. Ben yardım edince çocuğun üzerine çıkıp bir güzel tırmalıyorsun, neyse ki o gülüyor.

Geceleri yatakta zafer turu atıyorsun, bazen çalışma odasında yatan babanın yanına kaçıyorum seni bırakıp. Bazen kucağıma alıp uyutayım diye yanıma alıyorum, bir saat boğuşuyoruz, dönmek istiyorsun, salıyorum döne döne ayaklarını karnıma vuruyorsun, iyice tekmeleyince beni, sonunda yerine koyuyorum. Halbuki ilk 2 ay sarmaş dolaş uyumuştuk be kızım. Ben birinize sarılıp da mışıl mışıl uyuyamayacak mıyım yahu?

6 aylık olalıberi huyun değişti canım kızım. Bir gece 7 saat deliksiz uyudun, ardından canıma okudun, okuyorsun. 1-2 yaşa dek sürecek değil mi? Neyse ki çabucak büyüyorsun.

26 Mayıs 2015 Salı

Hareket!


Minik kızım popo havada geziniyor artık. Kendisi elleri ve bacakları üzerinde emekleme pozisyonuna kalkmayı öğrendi. Bir ileri bir geri sallanıp duruyor. Öğle uykusu bile uyumaz oldu pratik yapacak diye!

Akşamları 7-8 arası uyurdu; şimdi 6’da pili bitiyor. Tabii tatil günlerindeki düzensizlik de üstüne binince, sokaktan eve girer girmez uyumak yerine halı üzerinde başlıyor şaha kalkmaya. Özellikle de yoga hareketleri yapıyor, nerdeyse yoga bebeklerden doğmuş diyeceğim!

Hayırlısıyla bir emeklese de biz de, o da rahata ersek! (aslında daha da küçük yahu 6 aylık, emeklemek için erken değil mi?)

Dinozor Meraklısı

Bizim oğlan iyice kaptırdı kendini dinozorlara. İzlediği çocuk dizisinden etkilenip sürekli onlardan bahseder oldu; İguanadorus, Tresors, Alenosorus, t-Rex diyor başka bir şey demiyor.

Parka gidiyoruz, bakıyorum dalıyor otların çalıların arasına kendi kendine konuşuyor. Dizideki adam yerine koyuyor kendini, anlatıyor da anlatıyor. Sonra birkaç yaprak toplayıp yavru dinozor dediği kardeşine yedirmeye çalışıyor!

En güzeli akşamları. Her gece masal faslı var kitap ardından. Andy’s Dinosour Adventure anlatıyoruz. Onu istiyor. Nasıl anlatıyoruz söyleyeyim: Ben başlıyorum 2. cümlemi bitirmeden alıyor sazı eline… Bu sayede kendi masalını da kendi anlatıyor. Bana da onu ısırıp yememek için kendimi tutmak düşüyor...

24 Mayıs 2015 Pazar

İtiraf

Bu bir itiraf yazısı olsun...

Bebekten önce oğlumla aramda hiçbirşeyin değişmeyeceğini, bebeği emzirip babasına ona buna vereceğimi, ilgimi her daim oğlumda tutacağımı düşünmüştüm. Böyle yapacaktım herkese de söyledim...

Ama ne oldu? Böyle olmadı, olamadı. Bebek çok ihtiyacı olan bir canlı. İlk günler geceler çok ağladı. Bebeğin ihtiyaçları ardından istediğim tek şey uyku idi. Oğlumu odadan gönderip uyudum. Saat 7’de gelse bile ‘Sessiz ol, uyuyoruz’ diyerek odadan gitmesini istedim hem de defalarca. Sabah günaydın demek, öpücük vermek yerine… Hatamı anladım elbet; ama iş işten geçince.

Oğlumun favorisi baba oldu. Benimle yalnız kalınca bir deliriyor, bağırıyor, çılgına dönüyor. Laflar, sessiz tepkiler yeterli olmayınca cezalar veriliyor. Sonra sakinliyor, sakinliyoruz birlikte. Babama söyleme, diyor aramızda geçenleri.

Kendime şaşıyorum. Bebeğe sabrım, genelde %100 iken, oğluma sabrım çok daha az oluyor. Halbuki ikisi de canım. Biri yanımdayken diğerinde kalıyor aklım.

Hakkını yiyorum çoğu kez oğlumun. Sebepli olsa da gereksiz büyütüyorum olanları, tepkilerimi. Bugün farkettim, eskisi kadar çok, bebekten önceki kadar, sarılmıyorum da. Belki büyüdüğünden o da sarılmıyor, bebek olmasa da sarılmayacaktı; ama şimdi nedenini bilemiyorum.

Kreşe gitmediği günler, 10 dakika içim geçecek gibi oluyor emzirirken. Küçük uyuyor, ben de azıcık uyusam diyorum; ama vicdan bu ya uyumak yerine kalkıp büyükle geçiriyorum zamanı. O zaman, kıymetli…

Kendi annemle, kızkardeşimle annemin ilişkisine göre daha uzak ilişkimiz var. Bundan ötürü mü diyorum? Hani bebek gelince ilkiyle yeterince, ya da eskisi kadar ilgilenemedin, sevgini belli edemedin, sevgi verecek-sarılacak vakit bulamadın, sabrın kalmadı, yoruldun. Ondan mı çocuk senden, sen çocuktan azıcık da olsa ayrı düştün?

İşin garibi böyle yapmayacağım diye diye, bile bile aynısını yapıyorum. Evet büyük olan kreşe gidince küçüğe birebir vakit ayırıyorum güzelce. Fakat büyüğe birebir vakit ayıramıyorum. Evet, çünkü ikisi de benim üzerimde. Küçüğü kimseye bırakamıyorum ki… Tıpkı oğlumu da ilk 2 sene kimseye bırakamadığım gibi. Babanne/ananne olunca küçüğü 1-2 saat bırakıp büyükle çıkıyorum dışarı; ama ayda bir bile değil…

İlk canımın içi, aksi, asabi, bağıran, ağlayan huysuz bir çocuk oluyor bazen. Sebebi kardeşi ve biz miyiz? Yoksa yaşı gereği zaten böyle olacak mıydı? Kendimizi suçlamak ve vicdan azabı çekmek mi çözüm yoksa suçu yaşına atmak mı?

Her sabah okula gitmeyeceğim diye kavga bağrış kopuyor evde örneğin. Bu normal mi? Yoksa evde annesini kardeşiyle bırakıyor diye mi derdi? Babası azıcık kıza ilgi gösterince ‘Baba neden benle konuşmuyorsun?’ demek nereden çıkıyor? Kıskançlık gözle görünmese de var.

Küçük o kadar çok ilgi ve vakit çalar oldu ki, büyüğün büyüdüğünü kaçırıyormuşum gibime geliyor bazen. Aslında ikisinin de büyüdüğünü kaçırıyormuşum gibi. Zamanı azıcık yavaşlatabilsek? Ya da hızlandırsak bebek de büyüse, ikisine de vaktimi yarı yarıya verebilsem?


19 Mayıs 2015 Salı

Kızım 6 Aylık

Küçük kızım 6 aylık oldun bile… Zaman çabuk geçti, geçiyor.

Dünyadaki favori kişin benden sonra abin. Ona bayılıyorsun. Sesini duydun mu uykudan bile vazgeçiyorsun ki uykuya düşkünlüğünü biliyoruz. Ağladığın tek an uykun geldiği ve bir sebepten uyuyamadığın zaman.

Haftasonu tatildeydik. Abin okula gitmediğinden epey bir vakit geçirdiniz birlikte. Onun hareketlerine kıkırdamaya başladın. Sen kıkırdadıkça o komiklik yapıyor, oyuna çevirdiniz işi. O sana legolardan oyuncaklar hazırlıyor, sen parçalıyorsun. O gene yapıyor usanmadan, bazen söylenerek.

Yüzükoyundan sırt üstü dönüyordun, şimdi diğer şekilde dönmeyi de başardın. Hazır sütü sevmedin ama yoğurt yiyorsun. Peynir, elma, armut, haşlanmış havuç, karpuz, salatalık, haşlanmış patates, kivi, ekmek 6 ayın dolmadan denediklerin. Elimizden yemeye bayılıyorsun. Ses bile çıkarıyorsun. Kaşıkla yedirmeye kalkınca elimden alıyorsun. Epey de güçlüsün...

Yarın 6. ay aşıların var. Kilonu ve boyunu öğreneceğiz, doğru yolda mıyız göreceğiz… Çünkü en favorin hala anne sütü. Yesen de üzerine sütü içiyorsun.

2 gece önce deliksiz 7 saat uyudum, sayende. Uyanmadın, uyandırmadın. Dün gece ise belki 7 kez uyandın! Burnun akıyordu ondan sanırım. Tatildeyken havuzdan çıkmadınız. Havuzda gıkın çıkmadı. Suya bayılıyorsun. Altını soymama da. Fakat giydirirken kıyameti koparıyorsun...

Bazen mahsusçuktan ağlıyorsun gibi geliyor. Suratını buruşturuyorsun. Geçenlerde üflüyor gibi yapıyordun. Bugünlerde baba mama der gibi ağzını oynatıyorsun, sesin çıkmıyor ama… Çok komik görünüyorsun. Seni öpmeye doyamıyoruz, sonra da abine çok öpme diyoruz! Ne tezat değil mi?

Kollarından, bacaklarından, göbeğinden öperken ciyak ciyak bağırıyorsun sevinçten. Bir çığlıklar atıyorsun sorma! Hala yüzükoyun uyuyorsun ve gecenin bir vakti yüzüstü döndün mü uyanıyorsun. Ya da poponu kaldırıp emeklemeye çalışıyorsun. Gündüz değil, gece yapıyorsun bunları...

Büyüyorsun ve ben üzülüyorum. Uykusuz geceler derdim olmadı bu kez, ya uyuyan bebek olduğundan ya da biliyorum ki geçecek… Tatilde babanla aramızda uyusan da eve dönünce yatağında uyudun.

Hala kusuyorsun arada bir.

Seni çok seviyoruz tombulumsu kuşum…

5 Mayıs 2015 Salı

Huzur

Bu saatte (geceyarısı) bir bebeği emzirmek, kollarımda uyuyakalışını izlemek, onu doya doya koklamak kadar huzur veren birşey var mı?

28 Nisan 2015 Salı

Kızım Büyüyor

Son bir aydır yatağında dönme çalışmaları yapan küçük kıza birşeyler oldu. Gecenin bir vakti uyanmaya ve çığlıklar atmaya başladı yaramaz.

Popoyu havaya dikiyor sonra dönmeye çalışıyor. Yüzükoyun yattığını yazmıştım sanırım daha önce. Hala sırtüstü döndü mü başlıyor oyuna, uykuda bile olsa kendini uyandırıyor. Bazen sımsıkı sarılıp yanıma alıyorum, bu kez de ayakları durmuyor. Sanırım abisinin kopyası bir hareketli geliyor!

5.5 aylık oldu bile. Yoğurt ilk maması oldu. Çok seviyor. Havuç püresini beğenmedi. Salatalık ve biber çubuklarıyla oynuyor. İki sabahtır da armut püresi veriyorum. Sanırım pütürlü olması garibine gidiyor, o nedenle yoğurt favorisi.

Birkaç kez biberon denedik; almadı. Yüzünü buruşturdu. Geçen hafta önce ben sonra da o üşüttü. Burnumuz tıkalıydu vs. Uykuları çok bozuldu. Bu sebeple ve gece kalkmaları yüzünden ben de bir türlü iyileşemedim.

Meme ile konuşmaya, emmek istediği zaman ‘em’ diye bağırmaya başladı. Oldukça da bağırıyor, abisinden mi öğreniyor ne? :) Bir de meme beğenmiyor artık, sağı veriyorum solu istiyor. Solu veriyorum sağı istiyor… Maymun!

Gittikçe tatlı birşey oluyor ve kucaklamadan, mıncıklamadan, öpmeden duramıyoruz kendisini. En çok da gıdısından öpünce kıkırdıyor. Havalara atan babasına, kaynar suda yıkayan annesine ve sürekli üzerine yatan abisine gık etmiyor. Tatlım...



26 Mart 2015 Perşembe

4 Aylık...

Zaman su gibi geçiyor. Oğlumun gelişimini adım adım yazarken kızım birini yazmadan diğerini yapıyor.

Çığlıklar atıyor,
Gülümsüyor kendisiyle konuşana,
Gıdıklarsam kahkaha bile atıyor,
Yan bırakınca sırtüstü dönüyor,
Yüzükoyunken 2-3 karış ilerliyor poposunu kaldırıp,
Ağlamasını dindirmek, oyalamak daha kolay artık,
Günde 3 kez uyuyor, biri kesin uzun uyku oluyor,
Geceleri genelde 2, bazen 1 kez emmek için kıpraşıyor,
Gündüz bakınmaktan emmeyi unutuyor özellikle abisi evdeyken,
Oyun halısında üzerinde sallanan oyuncakları yakalıyor,
Elimdekini kapmaya çalışıyor,
Şimdiden uçağa bindi...
Pusetini sevmeye başladı sanki, bazen uyuyor içinde.

Küçük bebek kızım da büyüyor...

2 Mart 2015 Pazartesi

İlk Havuz

Dün ilk kez ailecek havuza gittik. Kızımız dahil!

Oğlumla o 6 aylıkken havuza gitmeye, anne-bebek derslerine başlamıştık. Geçen Mayıs ayına dek de, her hafta gittik düzenli olarak. İkimiz de çok eğleniyorduk ilk günden itibaren.

Kızımızla derse başlamadık, henüz 3. ayını doldurdu; ama dün ilk kez havuza girdi. Hiç de sesi çıkmadı. Oysa su, banyo suyuna göre soğuk, etraf çok gürültülü ve kalabalıktı… Yüzüne çarpan sular da cabası! Merakla etrafına bakındı. Giydirirken bile gık demedi, şaşırdım :)

Oysa benim amacım farklıydı; oğlumla başbaşa ‘kaliteli’ zaman geçirmekti. Baba yan çizip de kızıyla kafede oturmak istemeyince mecburen hepimiz nasiplendik. Benim anne-oğul özel zaman gene güme gitti.

Oğlum babasıyla çok iyi bebek olduğundan beri. Beraber zaten oynuyorlardı; ama yatırmayı, yedirmeyi, kitabı ondan ister oldu. Babası ona kızsa da gene de 'baba baba' diye peşinde. Halbuki ben odasına girince ‘Seni istemiyorum, çık dışarı’ diye tepki gösteriyor. Ona normal sesimle yapması/yapmaması gereken birşey söylesem ‘Bana bağırma!’ diye çemkiriyor. Bağırmadığım halde…

Kızkardeşini çok seviyor. Arada bir ‘vurcam kafasına’ veya ‘sus, ağlama, şimdi seni dövücem’ dese de henüz zarar vermişliği yok. Arada bir burnunu sıkıyor ya da ayağını karnına koyuyor en kötüsü. Bazen geri verelim mi hastaneye diyorum, hayır diyor…

Tepkisi bana...

3 Şubat 2015 Salı

Gurur Gecesi

Oğlumuzun kreşi yeniyıl yemeği düzenledi. Geçen akşam dördümüz de ilk kez dışarda yemeğe, yani partiye gittik giyinip süslenip...

Her ablası (öğretmen), her aile oğlumuzu ismiyle tanıyor ve çok seviyor. Masamıza kadar gelip bize onu övdüler. Çok kibar, çok sevecen, çok uyumlu, çok akıllı, çok uslu vs vs diye. Gurur duyduk.

Teşekkürler oğlum… Gelecekte nasıl olursun bilemem; ama bizi şimdiden çok gururlandırdın. Seni seviyoruz...

1 Şubat 2015 Pazar

Büyüyor(lar)

Düzensizlik içinde düzeni olan kızımız, 10. haftasını doldurdu. İlk aşısını oldu, ardından çok ağladı. Hatta 2 gün boyunca ateşlendi. Abisinin aksine… Rota virüsü için de damla verdiler belki ondandır, dedim. Bilemedim… 


Yaklaşık 3 saatte bir, bazen 2 bazen 4 de olabiliyor, emiyor. Ancak 1-1.5 saat uyanık kalabiliyor. Bu saati aşarsak hem uykuya dalamıyor hem de çok ağlıyor. Zaten ağlama nedeni ya gaz ya da yorgun olması. Gece ilk yattığında 5-6 saat uyuyor, eğer erken yatabilirsem şanslıyım. Hatta geçende tam 7 saat emmeden uyudu! Emdikten sonrası dert. Hem yanıma alıyorum, hem reflü başlıyor, hem emziği atıp istiyor, hem kusuyor falan. Gecenin ilk bölümünü seviyorum ve mümkün olduğunca emmesini geciktiriyorum. Yanıma alıp sarılıp uyumak da dahil!


2. ay kontrolünde 5.25kg 55cm olduğunu öğrendik. Hoşuma gitti elbette taşımaktan kollarım kopsa da!


Abisi ise öğle uykusu uyumayı reddediyor. Uyumuyor hatta. Neyse ki anlayışlı, benim uyumama pek ses etmeyip kendi kendine oynuyor ta ki bir ihtiyacı gelene dek veya bir oyuncağına sinirlenene dek. Hala deliliği tutuyor...


Gece bezini çıkardık! 10 gün oluyor belki? Yatmadan tuvalete gidiyor, biz yatarken 11-12 gibi kaldırıyoruz. Sonra ben kızı emzirmeye kalkınca çoğu zaman 2, bazen 3-4 gibi onu da çişe kaldırıyorum. Sabaha kuru kalkıyor böylece… Çok mutlu. Hatta dün gece ilk kez kendisi seslendi ‘Çişim geldi babaaaa’ diye. Baba genelde duymuyor ben kalkıyorum.


Yaşadığımız şehir karlar altında ve çok soğuk. Sıfırın altında bazen. Kızı ve kendimi dışarı çıkarmaya korkuyorum. Çok sık hastalandım ya ilk 2 ay. Şimdi ekstra C vitamini içiyorum. Oğlum ise kara da karda oynamaya da bayılıyor.


Büyüyorlar gene...

15 Ocak 2015 Perşembe

Kızımla Hayat

8 haftadır birlikteyiz kızımla. Zaman hem çabuk hem yavaş geçiyor. Sanki hep bizimleymiş gibi bazen. Bazen de hamile olduğum günler geliyor aklıma. Doğduğunu, yanımda olduğunu görünce ferahlıyorum...


Tombik yanaklı kızım, her bebek gibi emmeyi ve kucağı seviyor. İlk haftalarda bitmek bilmeyen, bağırıp çağırdığı, dakikalarca susturamadığımız gaz sancıları oluyordu. Tek çare saç kurutma makinesiydi...


Oğlumun aksine, kızım uykuyu seviyor, şimdilik… Eğer aşırı yorulmamışsa, abisi evde yoksa, uykusu geldiğinde yatağına koyunca kendi uyuyor 30-40 dakika da olsa… Kucaktaysa, kangurudaysa veya yüzükoyun yatıyorsa bu süre daha uzun oluyor. Geceleri ilk uyuduğunda bazen 5-6 saat emmeden dayanıyor. O geceler erken yattıysam ne mutlu bana! (Genelde olmuyor, ya da dün geceki gibi kız yerine oğlan uyanıyor) Gecenin ikinci yarısında kendi yatağıma alıyorum. Böylece ikimiz de daha kolaya dalıyoruz uykuya sarmaş dolaş… Nerde oğlumdaki uyku düzeni, eğitimi?! Vakit olmuyor ki düzen tutturmaya, saat tutmaya...


Bu hafta elini emmeye başladı. 4. haftadan itibaren daha çok etrafa bakar, oğlumu gözleriyle takip eder oldu. 6 haftalıkken agu (auu) demeye, sesler çıkarıp bize yandan gülücük vermeye başladı. Çok tatlı, çok şirin birşey. Tombik olduğundan belki, lacivert-gri gözlerinden belki, dik dik açık kahve saçlarından belki. Gıdısı öyle tombul ve sarkık ki boynunun altını öpemiyorum :) Mis gibi değil, kusuk kokuyor hep. Bana mis geliyor gerçi :)


Kış bebeği olduğundan dışarı çıkmak, giyinmek-soyunmak zor. Ben her sokağa çıktığımda boğaz ağrısıyla eve dönüyorum. Arada bir ateşleniyorum; bu kızıma da yansıyor. Oğlum da okuldan eve virüs taşıyor tabii. Epey oldu kendimi canavar gibi sapasağlam hissetmeyeli :(


Oğlum, arada bir kardeşini mıncıklayıp, sıkıştırıp, kafa atıp, üzerine çıkmaya çalışsa ve ağlatsa da onu çok seviyor. Kimseyle göndermemize, hastaneye geri götürmemize karşı çıkıyor. Arada bir emziğini çıkarmaya, uyurken uyandırmaya kalkışınca öyle diyoruz. Bana veya babasına ‘Bırak kardeşimi anakucağına, yanıma gel’ dediği çok oluyor. Bunlar doğal şeyler…


Büyüyecekleri, beraber oynayacakları günleri görmeyi iple çekiyorum.

5 Ocak 2015 Pazartesi

İkinci Doğum Hikayem - 3

Ameliyathane soğuk değildi, ellerim yanıyordu; ama ben gözle görülür şekilde vücudumun titremesine engel olamıyordum. Bana gene saatler geçiyor gibi geliyordu. Neden hala bayıltmamışlardı diye düşünürken, benimle ilgilenen ebe bebeğin kalp atışlarının düzeldiğini, spinal/epidural ile doğum yapabileceğimi söyledi.


Elbette ferahladım; ama hala titriyordum ve nefes almaya devam ediyordum. Başka ne yapabilirdim ki? Sonra beni yan döndürüp sırtıma iğne yaptılar. Hareketsiz durmam gerekiyordu; ama zangır zangır titrerken bu mümkün değildi! Nasıl yaptılar bilmiyordum. Ben hala ‘haydi, bitsin artık bu çile’ derken, onlar orama burama soğuk birşeyler dokundurup hissedip hissetmediğimi soruyorlardı.


Az sonra eşim ameliyathane kıyafetlerini giymiş, yanıma oturdu. ‘Yaşasın bebeğimize kavuşuyoruz birazdan’ diyordu. Sonradan konuştuğumuzda o bekleme anında çok endişelendiğini, odada bir aşağı-bir yukarı yürürken ebenin gelip ameliyata girebileceğini söylemesini anlattı. Neyse… Sonunda örtü konulup kesme işlemleri başladı. Bir an önce bebek ağlama sesi duymak istiyordum, pür dikkat kesilmiştim. Oğlumun ameliyatında ne kadar baygın bir haldeysem ve hiçbir şey hatırlamıyorsam, bunda o kadar ayıktım. Her anı yaşıyordum.


9:52’de son bir saattir bizi çok korkutan bebeğimizin çığlıklarını duyduk. Onu bize göstermeden, odanın başka bir bölümüne götürdüler. Eşimle birbirimize tedirgin de olsak gülümsüyorduk nihayet. Ağlaması durmak bilmedi. Öyle çok bağırıyordu ki...


Ameliyathanedekiler, çok güzel bir bebek olduğunu, herşeyin iyi olduğunu söylüyorlardı. İçimize su serpmek için olduğu kesin. Neden hala bize getirmediler diye meraklanmadan edemiyordum. Oğlumu hemen görebilmiştim sanki.


Bebeğimiz yaklaşık 5-10 dakikadır bas bas bağırıyordu ki eşimi çağırdılar. Gene 5-10 dakika geçti geçmedi, kucağında bembeyaz havlulara sarılı, tombik yanaklı, akça pakça; ama saçları kanlı bir bebekle geri geldi. Gözleri açık etrafa bakınıyordu, abisi gibi! Ben kafasını okşarken ve onunla konuşurken dikkatlice beni dinliyordu sanki. Ya da bize öyle geliyordu. Benim dikişlerim bitene dek yanımdaydılar. Daha sonra bebeğim ve babası çıktılar; ben de temizlenip diğer yatağa yerleştirildim.


Herkes geçmiş olsun diyerek beni uğurladı ameliyathaneden. Tekrar odadaydık. Babası kızımın fotoğraflarını çekiyordu. Öyle telaşlı çıkmıştık ki odadan, ameliyathaneye fotoğraf makinesi götürememiştik bile. Kızımın ilk doğum anlarının resimleri yok. Duyduğuma göre; karnımdan çıkar çıkmaz kaka yapmış, hem de yere… Babası kordonunu kesmiş… Apgar skoru abisininki kadar yüksek değil ilk dakikalarında…


Meraklı, tombik yanaklı, kimselere benzemeyen kızımızı henüz tartmadan, ölçmeden göğsüme koydular. Önceden bildiğim için daha kolay oldu sanki emzirmek. Sonra şekerli su verdi ebe hemşire. Neden olduğunu bilmiyorum; ama bunu sorgulamanın zamanı da değildi zaten…


3.3 kiloluk, 48 santimlik kızım kucağımda, başbaşa kalıp dinlendik biraz.

Az sonra doktor geldi odamıza. Önce beni apar topar ameliyata aldıkları için özür diledi. O an doğru kararı vermeliydim, size danışacak vaktim yoktu, bebeğin sağlığı önemliydi, dedi. Daha sonra, bebeğin kalp atışları ameliyathanede düzeldi; ama henüz doğumun başındayken böyle birşey yaşadığımız için, doğumun geri kalanını riske atamazdım. Eğer açılma 1-2 cm yerine 7-8 cm olsaydı, o zaman normal doğumla devam edebilirdik; ama önümüzde çok uzun bir süreç vardı, dedi. Üstelik ameliyat sırasında farkettim ki, önceki sezaryen dikişiniz çok zayıflamış. Eğer normal doğum devam etseydi, doğum sırasında kesinlikle yırtılırdı dedi. Bir bakıma kızım belki de hayatımı kurtarmıştı… Eğer bir daha hamile kalırsanız, 39. haftada sezeryan olmanız şart, kesinlikle normal doğum denemeyin diye de tembihledi.


Sezeryan sonrası normal doğum olarak başlayan; normal doğum yapacağım diye direnip beklediğim doğumum, gene bebeğimizin strese girmesi sonucu acil sezeryanla sonuçlanmıştı. Sağlık olsundu...


O akşam oğlum geldi beni ve kızkardeşini görmeye…


Devam edecek...


2 Ocak 2015 Cuma

İkinci Doğum Hikayem - 2

Ebe hemşire acil düğmesine basıp tüm ebeleri ve iki doktoru başımıza topladı. Doktorlar ultrason aletiyle karnımı izlemeye girişti, ebelerden biri vajinadan bebeği uyarıyor, diğeri tansiyonuma bakıyor, öbürü damar yolundan sancı kesici ilaç veriyor, bir diğeri sürekli başımı okşayıp onunla birlikte derin nefes almamı söylüyordu. Yattığım yerden eşimi göremiyordum. Neler olduğunu bilmiyordum, tek anladığım bebeğin kalp atışlarında problem olduğuydu…

Ben endişelendim; ama o an derin nefes alıp vermekten başka birşey düşünmek, kötü düşünmek istemiyordum. Kaç dakika bu şekilde sürdü bilmiyorum. Ebelerin ve doktorların konuşmalarından birşey anlamıyordum. Yüzlerine bakıp tahmin etmeye çalışıyordum neler olduğunu. Telaşlı oldukları apaçıktı; ama benimle gözgöze geldiklerinde gülümseyip çok iyi nefes aldığımı, aynen böyle devam etmemi söylüyorlardı.

Bana bir asır gibi gelen bu süre sonunda doktorlar benimle ilgilenen ebeye birşeyler söyledi. Ebe de bana, beni sezeryana almak zorunda olduklarını, bebeğin strese girdiğini söyledi. O sırada yattığım yatak odadan dışarı çıkarılıyordu bile. Bir yandan derin nefes almaya devam edip - biliyordum ki bu şekilde bebeğime yardımcı olabilir ve korkumu, endişemi giderebilirdim - bir yandan da ebeye ‘Beni uyutacak mısınız?’ diye sordum.

Epidural ve spinal için vakit olmadığını, hemen ameliyata alınacağımı söylerken ameliyathane kapısındaydık. O sırada nihayet eşimi gördüm. Kimbilir o da ne kadar endişelenmişti? Ona ‘Beni bayıltacaklar, ben ayılana dek bebeğin yanından sakın ayrılma, onu yalnız bırakma’ dedim.

Şimdi yazarken çok duygulanıyorum; ama o ana dek gerçekten de çok cesurdum. Beni ameliyathane masasına aldıklarında hala bir yandan vajinal uyarma, diğer yandan tansiyon ölçümü devam etmekteydi. Sonra titremeye başladım. Üşümüyordum; ama kendimi durduramadığım bir titreme geldi. Zangır zangır ellerim, kollarım, bacaklarım, tüm vücudum sallanıyordu. İki kolum yana açıldı, birinde birşey öbüründe başka birşey bağlıydı. Bana ameliyat ile ilgili bir kağıt imzalattılar. Anestezi yapacak bayan gelip kendini tanıttı.

Niye hala beni bayıltmıyorlar diye telaşlanmaya başladım. ‘Haydi, uyutun, kesin bir an önce bebeğimi çıkarın’ diyordum içimden sürekli. Dışarıdan ise nefes almaya devam ediyordum; sanki bir an nefes alma düzenini bozarsam herşeyi mahvedecekmişim gibi geliyordu...

Devam edecek...