16 Temmuz 2013 Salı

Şenşakrak



Geçen ay başladığına inandığım ve yakındığım 2 yaş sendromundan son birkaç gündür eser yok. Nedenini ben de bilmiyorum, sadece biraz fazla vakit geçirdim onunla.

Elbette hala çatışmalar devam ediyor. "Anne git" gidince de "Anne gitme" türü olumsuz emirler. Gene da daha ılımlı bir çocuk oldu gibi geliyor.

Öğrendiğimiz şarkıları söylemeye başladı. Nerdeyse her gün tanıdık bir melodi geliyor kulağımıza doğallıkla dolu çocuk sesinden. Epeydir izlediği bir çizgi film, In The Night Garden müziğini mırıldanıyor bugünlerde. 

Yemeklerde benimle sohbet ediyor, oyun oynuyor hatta bazen şaka bile yapıyor. Öğrendiklerini uyguluyor kendi penceresinden. Büyümüş de küçülmüş oğlum!

7 Temmuz 2013 Pazar

İki Yaş


Canım oğlum 2 yaşına girmek üzere...

Tatlı, ekşi bir sene geçirdik göz açıp kapayana dek. Yeri geldi uyumadı diye saçlarımı yoldum, yeri geldi yemek yemiyor diye oturup ağladım, bazen yürüyemediğinden düştü sinirlendi, bağırıp ağladı, bazen derdini anlatamadığından beni ısırdı, kızdırdı. Sonunda yürüdü, konuştu, yedi, uyudu. 2. yaşını doldurduğunu görmek üzereyim. Ne mutlu bana...

Oğlum henüz birkaç haftalıkken bir rüya görmüştüm. Biri eve gelip 'Tamam, bu kadar baktınız. Şimdi geri alıyoruz annesine göndereceğiz' demişti. Nasıl uyandım, nasıl ağladım, nasıl afalladım gerçek mi diye anlatamam. Hakikatten de ilk haftalarda evde yeni bir canlı kişilik ve 7/24 bakıma muhtaç. Üstelik duygusal açıdan tek taraflı bir bağlanma bu, karşındaki sen kimsin, necisin farkında bile değil. Sütü veren düdüğü çalar misali.

Bugün onu uyuturken aklıma geldi bu rüya nedense. Şimdi biri çıkıp gelse alıp götürüyorum dese, en az benim kadar itiraz edecektir duruma. Tanrım çocuğunu kaybedene, bebeği kaçırılana sabırlar versin. O acı nasıl diner bilmem?

Şimdi düşünüyorum da henüz 10 haftalık bir düşükte nasıl acı çektiğimi, bir mercimek tanesine ne kadar bağlandığımı. Bir de iki sene boyunca bir geceyi bile ayrı geçirmediğim verecek sevgisinden başka birşeyi olmayan bir canlıya bağlanmamı siz de hayal edersiniz.

Bu hayatta bana verilecek en güzel hediye, oğlumun sağ salim büyümesini, aklı başında ve iyi kalpli bir insan olmasını görebilmek. Ona her daim destek olabilmek. İhtiyacı olduğunda, iki elim kanda bile olsa kollarımın arasında yeri olduğunu gösterebilmek.

İnanın dün gibi hamileliğim, dün gibi doğduğu gün, dün gibi 1. yaşı. Aynı zamanda yıllardır birlikteymişiz gibi, hayatım hep onunlaymış gibi, ondan öncesi yokmuş, onsuz olamazmışım gibi.

İyi ki doğdun bir tanem. Seni çok seviyorum.

Resim: http://www.flickr.com/photos/lilcrabbygal/

3 Temmuz 2013 Çarşamba

Bugün Oğlum Şarkı Söyledi


Hep benden şarkı söylememi ister; 'Anne şunu söyle, anne bunu söyle' diye. Favorileri, benim uydurma şarkılarım anne veya baba, all day long (kendi bulduğu ismi, aslı wheels on the bus), how I wonder (kendi bulduğu ismi, aslı twinkle twinkle) gibi...

Bu akşam benden arada bir izlediği çizgi filmi açmamı istedi. Tamam ama bir şartla bana onun şarkısını söyle, dedim. Elim, kolum doluydu biraz oyalamak, zaman kazanmaktı amacım dürüst olmam gerekirse. O da başladı 'La la laa la laa la la laaa la laaa la laa laa' diye birşeyler söylemeye. Melodinin orjinal şarkıyla alakası pek yoktu; ama kendini kaptırıp epey de uzun söyledi bu şekilde. Bayıldım...

Bu bilinçli olarak söylediği ilk ve tek şarkıydı; aslı In the Night Garden'ın müziği...

Resim: http://www.flickr.com/photos/9422878@N08/

Bazen...


İşi-gücü bırakıp oğluma bakmak için evde kalmayı tercih ettim; ama doğru mu yaptım diye düşünüyorum...

Oğluma yeteri kadar sevgi verebiliyor muyum diye düşünüyorum...

Büyüyen, kendini birey olarak görmeye başlayan oğlumu doğru kalıplara sokmak için kendim stres içinde boğuluyorum diye düşünüyorum...

Hayat boş, anı yaşa dediğim zamanlarda doğru mu yaptım diye düşünüyorum...

Küçük ayrıntılara o kadar takıyorum ki, olayın bütününü görmüyorum diye düşünüyorum...

Kendime yeterince zaman ayıramadığım için mutsuz oluyorum diye düşünüyorum...

Oğlumun, ev işlerinin, sorunların ve hayatımın kaynağını babasına yüklüyorum diye düşünüyorum...

Sorunlu bir çocukluk mu geçirdim acaba diye düşünüyorum...

Neden herşey bu kadar ters gidiyor diye düşünüyorum...

Acaba gün gelir de oğlum bana karşı tavır alır mı diye düşünüyorum...

Hayatta kimse beni oğlum kadar sevmiyor (1-2 yaş civarı için konuşuyorum) diye düşünüyorum...

Oğlum doğduğundan beri eşim beni eskisi kadar sevmiyor mu acaba diye düşünüyorum...

Ya gün gelir de eşimle yollarımız ayrılırsa oğlum ne yapar diye düşünüyorum...

Oğlumu iyi bir insan olaran yetiştiriyor muyum diye düşünüyorum...

Kızgınlık anımda oğluma söylediklerimi ilerde hatırlar mı acaba diye düşünüyorum...

Hayat çok çabuk geçiyor artık diye düşünüyorum...

Kendimi nasıl daha sağlıklı ve mutlu yaparım diye düşünüyorum...

Neden bu bloğa yeteri kadar yazı yazmıyorum diye düşünüyorum...

Neden hiçbir şeye vaktim yok benim diye düşünüyorum...

Uyumayı çok seven benim gibi bir insan neden çocuk sahibi olur diye düşünüyorum...

İkinci çocuk lafı ederken acaba altından kalkabilecek miyim diye düşünüyorum...

Neden hep kendimi yalnız hissediyorum diye düşünüyorum...

Oğlumu aktiviteden aktiviteye koşturturken abartıyor muyum diye düşünüyorum...

Kreşe başlaması için erken mi acaba diye düşünüyorum...

İki sene nasıl da çabuk geçti diye düşünüyorum...

Oğlum hiç büyümesin diye düşünüyorum...

Zaman dursun artık, yaşlanmayayım diye düşünüyorum...

Etrafımdaki sevdiklerim de yaşlanmasın diye düşünüyorum...

İyi bir insan olmak için çabalıyor muyum diye düşünüyorum...

Oğlum bizimle uyusa ne olur ki diye düşünüyorum...

Neden kilo veremiyorum diye düşünüyorum...

İnsan çok fazla sevdiğine nasıl kızabilir diye düşünüyorum...

İkinci çocuğum olur da olursa ilki kadar sever miyim diye düşünüyorum...

Resim: http://www.flickr.com/photos/psoup216/