7 Temmuz 2013 Pazar

İki Yaş


Canım oğlum 2 yaşına girmek üzere...

Tatlı, ekşi bir sene geçirdik göz açıp kapayana dek. Yeri geldi uyumadı diye saçlarımı yoldum, yeri geldi yemek yemiyor diye oturup ağladım, bazen yürüyemediğinden düştü sinirlendi, bağırıp ağladı, bazen derdini anlatamadığından beni ısırdı, kızdırdı. Sonunda yürüdü, konuştu, yedi, uyudu. 2. yaşını doldurduğunu görmek üzereyim. Ne mutlu bana...

Oğlum henüz birkaç haftalıkken bir rüya görmüştüm. Biri eve gelip 'Tamam, bu kadar baktınız. Şimdi geri alıyoruz annesine göndereceğiz' demişti. Nasıl uyandım, nasıl ağladım, nasıl afalladım gerçek mi diye anlatamam. Hakikatten de ilk haftalarda evde yeni bir canlı kişilik ve 7/24 bakıma muhtaç. Üstelik duygusal açıdan tek taraflı bir bağlanma bu, karşındaki sen kimsin, necisin farkında bile değil. Sütü veren düdüğü çalar misali.

Bugün onu uyuturken aklıma geldi bu rüya nedense. Şimdi biri çıkıp gelse alıp götürüyorum dese, en az benim kadar itiraz edecektir duruma. Tanrım çocuğunu kaybedene, bebeği kaçırılana sabırlar versin. O acı nasıl diner bilmem?

Şimdi düşünüyorum da henüz 10 haftalık bir düşükte nasıl acı çektiğimi, bir mercimek tanesine ne kadar bağlandığımı. Bir de iki sene boyunca bir geceyi bile ayrı geçirmediğim verecek sevgisinden başka birşeyi olmayan bir canlıya bağlanmamı siz de hayal edersiniz.

Bu hayatta bana verilecek en güzel hediye, oğlumun sağ salim büyümesini, aklı başında ve iyi kalpli bir insan olmasını görebilmek. Ona her daim destek olabilmek. İhtiyacı olduğunda, iki elim kanda bile olsa kollarımın arasında yeri olduğunu gösterebilmek.

İnanın dün gibi hamileliğim, dün gibi doğduğu gün, dün gibi 1. yaşı. Aynı zamanda yıllardır birlikteymişiz gibi, hayatım hep onunlaymış gibi, ondan öncesi yokmuş, onsuz olamazmışım gibi.

İyi ki doğdun bir tanem. Seni çok seviyorum.

Resim: http://www.flickr.com/photos/lilcrabbygal/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder