8 Ocak 2014 Çarşamba

2.5 Yaş Ne Bebek Ne Çocuk?

Yarın resmi olarak 2.5 yaşını dolduracak oğlum.

Az önce 9:00-13:00 arası gittiği kreşten aldım, eve doğru yürürken bir arkadaşımı gördük biraz lafladık. Yarım saat sürmedi tümü ve evin kapısında uyuyakaldı. Kucakladım, yatağımıza yatırdım. Horul horul uyuyor karşımda.

Yılbaşı için Türkiye'ye gittik. 11 gün geçirdik. Oradan oraya koşturduk, müzeler-parklar gezdik, çocuklu arkadaşlarımıza oturmaya gittik. Gene de birinci haftanın sonunda evi özledim demeye başladı.

Tatilde benimle yattı, babasını yan odaya gönderdik. Yoksa üçümüz imkansız, uyuyamıyoruz aynı yatakta. Akşamları 10-11'i buldu uyuması, sabah 7 oldu mu ayaktaydı.

Evimize dönünce yalnız yatmak istemedi elbette. Korku olayları çıktı şimdi. Bazen benim kucağımdan inmiyor gün içinde bile. Akşam ışık açık kalsın istiyor, duvardaki hayvanları söktürüyor ürktüğü için. Bazen zor anlar yaşıyoruz, korkusuna saygı duymak istiyoruz elbet; ama sanki bazen de abartıyor gibi geliyor. İlginç olan etrafta onu korkutacak kimse de olmaması.

Sevgimiz gitgide büyüyor. Babasını ve beni sarılır görmeye tahammülü yok. 'Anne benim!'

Küçüklük halleri gözümün önüne gelmiyor artık. Oysa ne çok söylemiştim, emerken bana bakışları aklımdan çıkmasın diye! Kucağımda uykuya dalışı kafama kazınsın diye. Şimdi o hallerini bilsem de gözümde canlandıramıyorum.

Hele söylediklerini! Akılda tutmak ne mümkün? İşin kötüsü bir noktadan sonra tirat atsa da ilginç gelmiyor. Çünkü alışıyoruz. Alışkanlık ne kötü! 'Anne bana bisküvi ver' diye anfitiyatroda bağırışı? Sürekli bir kayıt cihazı olmalı dedikleri tarihe geçsin.

Şarkı söylemek hala en büyük zevki. Bazen korkunca da söylüyor, gece birden başlıyor şarkıya. Anlıyoruz, buruk bir halde birbirimize bakıyoruz babasıyla. Keşke tüm dertlerini, endişelerini bir çırpıda siliversek!

Türkiye'deyken doktora götürdük. Bronşit astımı teşhisini doğruladı ve kış ayları boyunca sürekli fısfıs kullanmamızı önerdi. İyi dahi olsa. Bize biraz ters geldi. Şimdilik birşey yapmıyoruz. Hasta olmasını, öksürmesini engellemek için bazı kısıtlamalara gidiyoruz. Örneğin soğuk havada 15-20 dakika kalması gibi. Ya da sürekli burnunu açık tutmak için okyanus suyu kullanmak gibi. Doktora göre bir sonraki kriz daha şiddetli olacak?! :(

Baba oynayalım mı? sözleri evimizi çınlatıyor haftasonu, sabah, akşam. Sürekli oyun oynamak; ama sürekli de babasıyla oynamak istiyor. Baba evde değilse benimle.

Küçük kuzucum, birgün büyüyüp bu satırları okursan bil ki, seni çok seviyorum. Her halini, her yaşını, ayını bir öncekiyle değişmem. Hatta keşke 6 ay arayla her yaşından birer sen olsan evimizde :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder