27 Şubat 2012 Pazartesi

Yaşında Olacaktı...


26 Şubat'ta doğacaktı Hücre, tabii eğer vaktinde doğsaydı ve tabii eğer 6 haftalık bir hücreyken bize hoşçakal demeseydi, bugün 1. doğumgününü kutlayacaktık.

Eşime hatırlattığımda bunu akşam yemeğimizi yiyorduk;
- 'Bugün kimin doğum günü olacaktı biliyor musun?'
'Yaa, Hücre'nin mi yoksa?'
- 'Evet, ne garip değil mi 1 yaşında olacaktı?'
'Yukarıda uyuyan oğlumuzu düşün ve üzülme'
- 'Evet, oğlumuz olmasaydı ne yapardım bilmem?'

Unutulmuyor işte! Unutulmuş olsa bile bir an geliyor, okuduğum bir kitapta, dinlediğim bir haberde, izlediğim bir filmde ya da takvimdeki işarette karşıma çıkıyor doğmamış bebeğim. Nasıl olacaktı, kime benzeyecekti, kız mı erkek miydi, şimdiki oğlum kadar güzel olacak mıydı diye düşünmekten alamıyorum kendimi. Doğmamış olsan da iyi ki içime düştün sevgili Hücrem...

Resim: http://www.flickr.com/photos/jmtimages/4096481098/



20 Şubat 2012 Pazartesi

İlk Diş


Bugün farkettik ki bebişin ilk dişi sol altta çıkmaya çalışıyor.

Çorba içmeyi kaseden olursa, seven bir çocuk. Baktım içerken tıkır tıkır sesler geliyor; döndüm eşime 'Dişi çıkıyor' diye haykırdım. Bakmaya çalıştık izin vermedi, elimi sokmak istedim kafasını çevirdi. Yatarken parmağımla kontrol edince gerçekten de sert pürüzlü ufak bir çıkıntı hissettim. O gece mısır patlattık bir nevi diş buğdayı sayılır :)

Ertesi sabah yani bugün bir baktık ki ucu görünüyor. Belliydi günlerdir yememesinden, emmemesinden, yanaklarının pembeliğinden, geceleri ah'layarak uyanıp uykuya dalmasından. Bebeğim büyüyor!

Resim kaynağı:http://www.flickr.com/photos/28408249@N07/3274188387/

17 Şubat 2012 Cuma

Salatalık


Bayılıyor salatalığa bu aralar. Soyup ucunu veriyorum koni gibi sapıyla birlikte. Tutuyor sıkıca sapından, sallıyor. Ses gelmediğinden emin olunca nihayet, ağzına götürüyor ve 'hmmmm' sesleri eşliğinde ağzını şapırdatıyor. Yemek yediremez oldum bir ara salatalık yüzünden. Sonra baktım ki içini oymuş emerek. Hemen hazırladığım etli türlü püresinden bir kaşık doldurdum çukur yerine. Anladı mı anlamadı mı bilmem; ama iki yemek kaşığı dolusu yemeği silip süpürdü salatalık aşkına.

Resim kaynağı: http://www.flickr.com/photos/brixton/5861525856/


Oğlum Yataktan Düştü!

Bu sabahki uykusuna sarılıp birlikte bizim yatağımızda yattık oğlumla dün gece ben de iyi uyuyamadığımdan. 20 dakika kadar içim geçmiş. Uyandım, tam oğlumun derin uykudan hafif uykuya geçişiydi, kıpırdayamadım. Ardından iyice dalınca kalktım yanından. Etrafını yastıklarla döşedim döner de düşer diye. Odadan çıkmıştım ki bir süre sonra uyandığını duydum kendi kendine konuşmalarından. Ardından güm ve ağlama sesleri geldi. Koşarak yanına vardığımda duvar ve yatak arasında yerde yüzükoyun yatıyordu. Kucakladım, sarılıp öptüm, pencereden dışarı baktırdım, aynayı gösterdim dikkatini dağıtıp ağlamasının diye. Belli ki hem korkmuş hem de canı yanmış. Alnı kızarmaya başladı. Küçükken düştüğümüzde annemin bize yaptıkları geldi aklıma hemen. Buzluktan donmuş bir bardak çıkarıp alnına koydum; soğuktan ağlamaya başladı bu kez. Bir yandan emzirdim, bir yandan soğuk uyguladım.

Keyfi yerine gelince internetten araştırdım. Arnica losyon bitkisel olduğundan iyi gelirmiş; evde de vardı tesadüf. Sürdüm hemen. Neyse ki çok şişmedi. Eşime de mesaj attım akşam gelip de alnını mor görünce korkmasın diye.

Böylece akrabaların 'Düştü mü hiç?' sorusuna artık evet diyebileceğim. İlk kazamızı da atlattık.

10 Şubat 2012 Cuma

Oğlumuz Oldu 7 Aylık!


Yer-yemez, uyur-uyumaz, ağlar-güler, hasta-keyifli derken günler geçmiş oğlumuz tam yedi aylık olmuş! Gece saat başı kalkar-mış, gözü çapak yapmış-mış, ek gıdayı yemez-miş, burnu tıkalı nefes alamaz-mış, çok huzursuz-muş, ishal/kabız olmuş-muş, tüm gün mızırdanmış-mış, az emiyor-muş, poposu pişik olmuş-muş, kucağımdan inmez-miş, kusmuş-muş, tırnaklarıyla yüzünü/yüzümü çizmiş-miş... Bu geçen zamandaki negatifliklere üzüldüğüme mi yanayım şimdi? Hepsi geldi geçti, daha neler gelecek başımıza?

Annelik sürekli endişenmeyi getiriyor pozitif test sonucunu gördüğümüz andan itibaren. Eminim çocuğu 40 küsür yaşlarında olup da hala endişelenen çok anneanne - babaanne vardır! Keyfini sürmesini de bilmeli. Uyumadığı zamanlar tüm ömrüne bakınca o kadar az ki! Elbette bir gün pırasa yiyecek, balık da! Şimdi tasalanmak niye peki?

Oğlum büyüyor, boyu uzadı. Benim kucağımdayken bana hala minik geliyor; ama başkası kucakladı mı şaşırıyorum cüssesine. Kıyafetleri bir gün büyük gelirken haftasına tam ya da küçük gelebiliyor. Üstelik her yemek yemesinde bir takım üst-baş değiştiriyor o yüzden pahalı giysiler almaya hiç gerek yok!

Hala geceleri uyanıyor, kendi başına desteksiz oturabiliyor, kollarından tutup 'koş koş koş' deyince gülüp koşturuyor, aynaya bakıp kendisiyle konuşuyor hatta öpüyor kendisini, sevdiği yiyecekler ve sevmediklerini belli edebiliyor, eline aldığı her nesneyi önce bir sallıyor sonra yere atıyor ve ardından bakıyor nereye düştüğüne, başkalarının kucağına gitmeye bayılıyor, temizlikçimiz giderken onu da götürsün diye şirinlikler yapıyor, pencereden bakıp insanları ve arabaları takip ediyor, bebek arabasında dik durumdayken öyle cool ki sanki 'buraları ben yaptım' diyor, uyku öncesi 'eee'leyip ninni söylüyor, üzerini giydirirken hala huysuzlanıyor ama bir yandan da kolunu uzatıyor, karın üstü sürünerek emeklemede epey hızlı hatta hafiften poposunu kaldırıyor, çoğunlukla banyodan çıkmak istemiyor, evde bazı eşyalar var onlara özel ilgi gösterip konuşuyor, bazen hayali arkadaşları var dedirtiyor, ağzımla çıkardığım her sesi birkaç güne çıkarıyor, tel sarıyor, gel-git yapıyor, cici, baba, dede, dedi, gel, ege, git, ve daha birçok fransızcaya benzer laflar ediyor - bilinçsiz de olsa...

Zaman geçiyor, anlar kalıyor. Unutmak istemiyorum hiç bir anını...

Resim kaynağı:http://www.flickr.com/photos/sarahandmikeprobably/4274987254/


8 Şubat 2012 Çarşamba

Emzirmek...


Emzirmenin faydalarından bahsetmeyeceğim burada, google ederseniz binlerce link gelir önünüze. Ben altıncı aydan sonra emzirmeyi bırakanların neler kaçırdığından bahsedeceğim...

- Beni görünce meme aklına gelen bebeğim yatağın öbür ucundan sürüne sürüne gelip kafasını göğsüme yumuyor ve ıh ıh ıhhh sesleri çıkarıyor istediğini belirten.

- Bebek emebiliyor mu, ben doğru tutuyor muyum dertleri olmadan emzirmenin keyfine varıyorum.

- Dünyadaki en büyük hazzın bir bebeğin memeye kavuştuğu an olduğunu görüyorum; gözlerini kısışı, yüzünde tarifsiz mutluluk, çıkardığı memnuniyet sesi.

- Memeyle muhabbet ediyor bebeğim. En yakın arkadaşı, en sevdiği oyuncağı.

- Gözlerimin içine bakıp benim çıkardığım sesleri, heceleri taklit ediyor emmesine ara verip.

- Memeyle oynuyor; ucunu çekiştiriyor, sıkıyor, mıncıklıyor bir hınçla ağzına sokuyor ardından. Eşim dahil başkası yapsa kaldıramayacağım hareketleri bebeğim yapınca gülerek izliyorum.

- Henüz dişleri çıkmasa da damaklarıyla ısırıyor. Canım acıyınca anında çekiyorum memeden.

- Ek gıdaya geçip ne kadar sevse de yese de hala sütüme yer oluyor midesinde.

- Geceleri uykum kaçtığında uyansa da emse diyorum; uykumu getiriyor emzirmek.

- Kızgınlığım geçiyor, kafam dağılıyor, huzur veriyor. Terapi gibi birşey.

- Günde bire indirdiği kakasını, meme emerken yüz ifadesinden ya da ıkınma sesinden anlayıp hemen tuvalete oturur pozisyonda tutuyorum. Ayaklarını sallayıp ıkınıyor, ardından emeline kavuşup mutlu bir çığlık atıyor. Hemen temizleyip pişik olmasını, bulaşmasını, kokuşmasını engelleyebiliyorum. Tuvalet terbiyesi için de bir adım atmış oluyoruz.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar... 6. aydan önce de ayrı bir mutluluk emzirmek; ama insan elinde olmadan doyması için uğraşıyor, bebek de doymak için. Tabii ilk aylardaki meme ucu acıları da cabası. Deneyin farkı göreceksiniz ;)

Resmin kaynağı: http://www.flickr.com/photos/neweyes/59088660/

7 Şubat 2012 Salı

Anne Ne Zaman Dinlenir?


Ne zaman dinleniriz? Ne zaman bilgisayar başına oturup blog yazarız, internet alışverişi yaparız, forumlar okuruz bir sorunumuza dair, facebook'a ya da e-postalarımıza bakarız? Ya bakıcı ve günlük gelen temizlikçimiz yoksa - benim gibi - ne zaman çamaşır yıkar asarız, ne zaman kahvaltı bulaşıklarını toplar akşam yemeği yaparız, ne zaman giyinir nemlendirici sürer dişimizi fırçalarız? Ne zaman bir çay/kahve yapar televizyonu açarız, ne zaman sevdiğimiz bir cd koyar dinleriz, ne zaman bebek harici kitap geçer elimize de karıştırırız? Ne zaman?

Bebeğim 7. ayını doldurdu ve bu saydıklarım hala lüks benim için haftaiçleri. Özellikle ek gıdaya başladığımızdan beri, gerçi ondan önce de günde 4 kez 40 dakika uyuyordu ya. Şimdi uyku süresi 20-30 dakika daha artmış olsa da bu süreyi kalkınca yemeği hazır olsun diye kullanıyorum. Geceleri hala 1-2 kez uyanıp meme istemesi ki benim bazen inat edip vermemem saatlerce uykusuz kalmamıza yol açıp uyku düzenimizi altüst ediyor ve ertesi günümüzü de. Ben mi çok şey istiyorum; örneğin gecede 7 saat deliksiz uyku, her sabah aynı saatte uyanmak, gün içinde kucağımdan bir yere bırakınca ağlamaması, vs.

Bazen düşünüyorum ikinci bebeği isteyenler/yapanlar ilk bebekleri güzel uyuyanlar mı yoksa ilk bebekleri uyumayanlar mı? Nasıl olsa birinci uyumuyor en azından ikinciyi de yapalım da birkaç sene sonra uyuruz diyenler mi?

Resmin kaynağı: http://www.flickr.com/photos/angrylambie/250877684/sizes/m/in/photostream/

1 Şubat 2012 Çarşamba

Oğlum Beni Gıdıkladı!

Oğlum beni gıdıkladı ilk kez...

Emiyordu. Ellerini üzerimde gezdiriyor artık. Ağzıma - burun deliklerime sokuyor parmaklarını, saçlarımı çekiştiriyor, göğsümü mıncıklıyor, şap şap vuruyor, altta kalan elini karnımın yanına götürüp beni huylandırıyor.

Elimde olmadan başlıyorum kıkırdamaya. Ardından beni gören oğlum da başlıyor kıkırdamaya. O güldükçe ben, ben güldükçe o. Kıkırdamalar kahkahalara dönüşüyor sonunda. Gözlerimizden yaşlar gelene dek :) Delilik de var annelikte.