21 Ekim 2013 Pazartesi

İki Yaş Sendromu - Sokakta

Bu sabah müzik kursundan sonra markete uğradık birkaç acil ihtiyaç için; ekmek, süt, zencefil...

Ardından trene binmek istiyor diye, tramvaya doğru ilerledik. O sırada bekleyen tramvay yola çıktı; çünkü diğeri geldi. Uzaklaşan tramvayı gören kuzucum başladı ağlamaya. Yok ona değil, öbürüne bineceğiz dedim, gösterdim de ancak sustu.

Neyse tramvayda koltuğa oturmak için bebek arabasından indi. İki durak sonra inince bir süre yürüdü. Eve 3 dakikalık bir mesafe kalmıştı ki bebek arabasına binmek istedi. Çok az yolumuz kaldığını (zaten kendisi de biliyordu aslında) biraz daha yürümesini istedim. Bas bas bağıramaya başladı. Ben de ağladığı için ipleri onun eline verecek değildim. Bir elimle bebek arabasını itip, diğer elimle onu tuttum, yürümeye devam ettim. Bincem / binmiycen tartışması başlamış oldu. Bu sırada eve 2 dakikalık yol kalmıştı. Daha çok bağırmaya, ağlamaya ve anne beni kucağına al demeye başladı. Ben yürümeye devam ettim. Bana sarılmak istediğini söyledi, yere eğildim ve sarıldım. Sonra yürüdüm. Kucağıma almadığım için daha çok bağırdı. Artık gelen geçen rahatsız olacak düzeydeydi, uzakta duran evimizi gösterip, bak eve geldik hala binmek istiyor musun dedim sertçe. Bincem diye ağlamaya devam edince tuttuğum gibi bebek arabasının içine koydum ve yolda karşıdan karşıya geçtim. O an bebek arabasında bağırıyordu, ayaklarımı düzelt diye, bense sinirden küplere binmiştim; çünkü artık evin önündeydik. Ona madem bebek arabasında durmak istiyorsun, dur o zaman dedim ve kapının önüne çektim. Bebek arabasının altını boşalttım, ayakkabılarımı çıkardım, montumu astım; o sırada bahçede, kapının önünde duran bebek arabasının içinde bas bas bağırıyordu. Susmazsa evin kapısını kapatacağımı söyledim. Susmadı, camdan olan dış kapıyı kapattım. Artık ne istediği için bağırıyordu bilmiyorum; ama sadece bana inat bağırdığı belliydi. Birkaç saniye o dışarda, ben içerde bekleştik. Ben sinirlerime hakim olmaya çalışıyordum, o sinirle daha çok bağırıp ağlıyordu.

Sonra kapıyı açtım, kucakladım ve evin içine koydum. Bebek arabasını, arabanın bagajına yerleştirmek için dışarı çıktım. Bu defa da evin içinde, kapının önünde bağırıyordu. Sonra çişi geldiğini söyledi. Biraz beklemesini, işim bitince eve girip tuvalete götüreceğimi söyledim. Bas bas bağırıp ağlıyordu bu kez çişim geldi diye. O hışımla bagaja sığmayacağı tutan 10 kiloluk bebek arabasını zorla evire çevire soktum. Eve girdim. Bana anne özür, bir daha yapmayacağım demeye başladı. Tuvaletini yaptırdım. Anne bir daha yapmayacağım dedi tekrar. Ne yapmayacaksın diye sorduğumdaysa, Anne bir daha ağlamayacağım, dedi. Ben de onu çok sevdiğimi; ama beni bazen sinirlendirdiğini, anne gel derse gelmesi, yürü derse yürümesi gerektiğini söyledim. O istiyor diye trene bindiğimizi de belirttim.

O benim dediklerimi yapsa ikimiz de mutlu olacağız, ben onun dediklerini yapsam ikimiz de mutlu olacağız; ama hayat öyle değil ki... Hiç bir şey herkesin istediği gibi olmuyor genellikle. Hayat zor oğlum, daha neler çıkacak karşına diyesim geldi; ama sustum...

Sonra bana sarılıp uyumak istedi. Onca ağlamanın ardından ( toplam 10 dakika sürmemiştir) öpüşüp koklaşıp uyudu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder