5 Temmuz 2011 Salı

Gene Endişe!


Haftasonu boyunca denemediğimiz yöntem kalmadı. Tümsekli yollardan araba sürdük, saatlerce park - bahçe gezindik ki sonunda belimin sızlamasından dayanamaz hale geldiğim oldu, koca göbeğimle hiç hoş olmasa da cinsel ilişkide bulunduk, ananas yedim, acı biberli yemekler yedim, doğum topu üzerinde zıpladım, rahatlatıcı masajlar ve müzikler dinledik, eğlenceli Türk filmleri ki anneler için de olsa izledik, dans ettik, arkadaşlarımızın bebeklerini sevdim, salsa yaptık, hala da devam ediyoruz bunları yapmaya; ama sonuç sıfır! 

Aslında çok da sıfır değildi. Pazar gecesi 3 civarında tuvalete kalktıktan sonra hafif durup başlayan sancılar hissettim. Heyecanlandım ve yarım saat boyunca düzensiz de olsa devam ettiklerini görünce eşimi uyandırdım. O da telaşlandı saati alıp beklemeye başladı. İlk aklıma gelen traş olmadığıydı kaç gündür, senin hastaneye gitmeden traş olman lazım dedim :) O da bana madem düzensiz ve hafif uyu da dinlen dedi. Biliyordum ki uyursam hepsi geçecek ki öyle de oldu. Sabaha sapasağlam idim gene. Bel ağrılarından başka bir şikayetim yok, onun da nedeni koca göbeğimi savurarak saatlerce yürümemdir. 

Arada moralim bozuluyor ve ağlıyorum; niye başlamıyor doğum diye. Bebeğim hala aktif ve kıpırdak, bana tepki veriyor o yüzden sağlıklı olduğunu biliyorum. Gene de korkuyorum. Geçen sene bu zamanları düşünüyorum ve Hücre'yi. Onu kaybettiğimiz ay içindeyiz yine. Bir sene hamilelikten sonra artık bir bebek kucaklamak, koklamak istiyorum. Tabii ki kendi bebeğimizi. Bebek yatağı dolsun, bu bekleyiş bitsin istiyorum. Eşim hiç doğmayan bebek var mı diye beni avutsa da, ben endişelenmekten vazgeçemiyorum. Doğunca da vazgeçemeyeceğim gibi!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder