25 Kasım 2010 Perşembe

Haberler!


Kaybolan ve azalan belirtilerden sonra kafamızı rahatlatmak için ekstra özel bir ultrason ayarladık Cumartesi sabahına. O sabah da heyecandan yerimde duramıyordum. İçeri girmek için beklerken ellerim buz kesmişti, resmen titriyordum.



En kötü yanı ultrasonun bana göre, bebeğin yeri tesbit edilene dek geçen, saniyelerce süren ama dakikalarca gibi hissedilen o sessizlik anı. Bebeğimiz kocaman olmuştu bir hafta öncesine dek. Boyu 22mm idi. Kordonu oluşmaya devam ediyordu ve yolk sac denen plasenta oluşana dek bebeğin beslenmesini sağlayan yapı bebeğin yanında küçücük kalmıştı. O sırada baş kısmının hareket ettiğini gördüm; ama bana mı öyle gelmişti acaba? Kalp atışlarını dinletmeye başladı bize ultrason uzmanı. İlk olarak benimkileri duyduk sonra benimkinin yaklaşık üç katı hızında başka uğuldama sesleriyle birlikte bebeğimizin kalp atışları belirdi. Dakikada 182 defa atmaktaydı. Bu sırada ayağını yukarı doğru salladı. Çok hoşumuza gitti onu izlemek. Henüz yüzü gözü belli olmasa da ufak bir canlıydı içimde hızla büyüyen. “Tüm gün oturup izlemek istersiniz heralde; ama sırada başka hastalar var” diyerek ekranı kapattı. İçimiz burkuldu; keşke eve öyle bir alet alabilsek diye düşündük seslice.



Eve döndüğümüzde kurt gibi acıkmıştım. Bu haberi yakın aile üyelerine bildirme kararı aldık yemek yerken. Annem skype’ta çevrimiçi idi. Önce havadan sudan muhabbet ettik o kamerasını bağlamaya çalışırken. Ardından ultrason sonrası bize verilen resimlerden en belirgin olanını pat diye kameranın önüne koyduk. Annem ilk an “Bu ne? Ay ne bu? Bebiş mi bu?” diyerek gözlerindeki yaşları silmeye başladı. Daha sonra kızkardeşimi de aramıza alarak üçlü bir görüşme yaptık uzunca. Sonunda bana bilgisayar karşısında çok oturma ile başlayan birçok ikazdan sonra bilgisayarı kapatıp dinlenmeye geçtim.



Akşamüzeri de eşimin ailesine tek tek skype ile bağlanarak bu müjdeli haberi verdik. Herkes şaşkınlık ve sevinç içindeydi. Kimisi sevincini daha çok belli ederken kimi de içten içe sevinmeyi seçmişti. Tıpkı benim gibi. Ben içten içe sevinirken, eşim daha çok belli ediyordu mutluluğunu.



Salı günü de ilk booking randevumuza gittik. Yani bir anlamda sağlık sistemine hamilelik kaydım yapıldı. Bunun yanı sıra çeşitli kan ve idrar testleri için örnekler alındı. Ailemizde bulunan ve bebeğe ve/veya hamilelikte bana geçmesi muhtemel ciddi hastalıklar tek tek görüşüldü. Liste halinde hazırladığım sorularıma cevaplar verilmesiyle yaklaşık iki saat süren randevumuz tamamlandı. Ayrılmadan önce 12. hafta, 20. hafta ultrasonlarımız da ayarlandı.



O gün fiziksel olarak çok yorgun olsam da fazla şikayetim yoktu; ama dün midem son 3 haftanın belki de en kötü günlerinden birini geçirdi. Hüç alışık olmadığım akşamüstü ve gece öğürmeleri ortaya çıktı. Neyse ki oldukça dinlendim; zaten burun tıkanıklığına neden olan soğuk algınlığına yakalanmam beni daha da kötü etkiliyordu son birkaç gündür. Bu ara tek derdim gece deliksiz bir uyku uyuyamamam. Sürekli hareket halindeyim yatakta. Her dönüşümde de ya belim ya göğüslerim acıyor ya da burnum tıkanıyor. Bu da gün içindeki ve işyerindeki performansımı etkiliyor. Haftasonlarını bekler bir şekilde geçiyor günler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder